• This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil

Bendeki yerin

Merhaba... Naber diyeceğim ama biliyorum ne iyisin ne de kötü.. ki ben ruh durumunu hiç anlayamam. Bende devamlı ya mutlu olacak ya da sinir olacak durumlar olur. Ya acaba benim hayatım mı çok hareketli:) baksana ne hareket aynı şeyleri yapmaktan, aynı yerlere gitmekten ve aynı insanların yüzlerini görmekten hala neden sıkılmadığımı ben bile bilmiyorum. Neyse... aslında feci yorgunum. Sinir geldi sabah derse git akşam derse git hatta cumartesi bile derse git. Uykusuz muyum? Değilim aslında sabah sana erken çağrı atsam da kalkmadım tekrar uyudum. Bak kıymetini bil seni uyandırmak için uykumdan kalkıyorum. Öğlendi ders. Bir de akşam devamı vardı ki ben arada eve geldim biraz oyalandım oradan bizimkilere gittim uyumuşum orada derse giderken kaldırdı ama (ben hatırlamıyorum bedia nın yalancısıyım:) ben kalktığımda evde tek başınaydım. Anladım ki bizimki beni kaldırmayı başaramamış. Bende kalktım biraz tek başıma yürüdüm sonra eve geldim başım feci ağrıyordu hap falan içtim balkonda oturdum sonra bizimki dersten çıkıp geldi oturduk şimdi de buradayım. Ama hala başım ağrıyor. Bugünler de var bende bir yorgunluk acaba neden bende sökemedim. Devamlı bir uyuma isteğindeyim, her sabah baş ağrısı ile kalkıyorum ve midem çok bulanıyor. Havadan herhalde..neyse.. Sana mail atmaya oturdum sen msj attın. Gerçekten senin için işte bu diyebiliyorum. Her ne kadar seni bazen sinir etsem de..zaten seni sinir etmem benim için yani senin bende ki yerin için etken değil ki. of ne dedim ya anlamadım ya neyse.. demek öyle beni anlayamıyorsun. Sende mi ya. Bunu bana ilk söyleyen değilsin ama sen de söyleyince bak şimdi oturup düşüneceğim. Önceden aman anlamazsanız anlamayın diyordum ama sana da mı anlatamadım kendimi ya? Ne yapmak lazım ki? çabala azıcık, benim gözümden bakmaya çalış. Yap işte bir şeyler..hani her şey benim çerçevemde olup bitiyormuş ta sen dışında kalıyormuşsun. E haliyle senin ile ilgili her şey net değil ki kafamda. Dışında değilsin. Bazen tam göbeğindesin ama bazen de çok uzağındasın gerçekten ama bunu da aşacağım hem de kısa sürede. Yeni yeni kendimi alıştırıyorum aslında tanımadığım birini sevdiğime. Bugüne kadar, önceden ne yaptın dersen? Onu bilmem de değerini, bendeki yerini, yeni anlıyorum. Sana verdiğim yerde sabitleşiyorsun.. Yıllardır içinde biriktirdiğin sevgiyi bana vermek istemişsin..ya şimdi? sana şu kadarını söyleyeyim şimdi anlıyorum bunu ben daha önce sevmemişim kimseyi. O zaman bunu göremedim mi, öylemi sandım, sanmak mı istedim... bilmiyorum ya ama şimdi anlıyorum benim hissettiğim sevgi değilmiş. Ama sende.. eminim.. hiç değilse şu kadarını bil ki sana attığım mailler kimseye atılmaz ve biliyorum ki gerçekten benim için ve hatta arkadaşlarıma göre de cesaret örneği. A kızız ya kendimizi ağırdan satmamız lazım dimi, gidenin peşinden koşulur mu, bize kısmet mi yok, biri gider daha iyisi gelir...öyle değil işte sende... başında demiştim sana karşı kendimi hiç kasmıyorum içimden ne geliyorsa yazıyorum. Senden vazgeçmek istemiyordum ve iyi ki de vazgeçmemişim... aferin bana be.. Demek benim oyunumu gerçek yapmak için çabalıyorsun.. teşekkür ederim.. yardım et demişsin ama ne yapabilirim onu da bilmiyorum ki. ama sana söz sana garip mailler msj atmayacağım. Bu arada seni beklemek zorunda değilmişim. Sağol.. bende farkındayım bunun. Ama bekleyeceğim.. sonuna kadar hem de. Sonu neresi dersen BURDAN gidesiye kadar sonu. Ondan sonrası.. kendime sınır koymuyorum ama sanırım sınırı bu..ama sen bana acı vermiyorsun ve bu süre içinde de vermeyeceksin. Ne kadar inanmasan da.. Ben sana bir şeyler mi öğrettim. Buna gerçekten inanıyor musun sen? Bence sen almak istediklerini aldın. Kaldı ki bende almak istediğin ne var onu da bulamadım ama..ama.. Demek dinlemediğin yıldız tilbe yi bende sevdin. Bunu söylediğin iyi oldu seni biraz derin arabeske sokayım diyordum ama etkilenirsin bide maazallah. Hani adını kahpe koydum dan girersin de ümitsiz aşkın eserinden çıkarsın ya biz bunu bu aralar çok yapıyoruz.:) en son arkadaşın biri bunları onlarında yaptığını ama geyik diye olduğunu söyleyip adımı kıro koydu ve dedi ki dışarıdan gören adama benzetirmiş:) ya tespih sallamayı biliyorsam benim suçum ne öğretenler utansın:) ama valla arkadaşlar zorla veriyorlar elime. Şaka şaka sadece biliyorum sallamıyorum ya gerçekten bakma öyle tipsin der gibi.. tamam itiraf ediyorum akşamları radyo derin dalınca kanal değiştirmiyorum ama civcivlerin bişeyler yemesinden daha mantıklı geliyor adamların söyledikleri. “aşkın ile pervaneyim yokluğunla biçareyim deli dolu divaneyim bunlara sebep hep sensin sen oralı değilsin... ..” of of.. yok ya tamam adamda ciddiye alacak yeter bu kadar.. ama harbiden civcivlerle pek ilgilenmiyorum.. ya canım bazıları var ki adamlar dehşet yazmış benim suçum ne:) tamam tamam geçtim bakma öyle garip..bu arada sabahları erken mi çağrı atıyorum? Yok erkense söyle atmayayım tamam. Son şunu yazacağım İyi ki seni bu kadar sevmişim.. iyi ki sen hayatıma girmişsin. Çok sağol İyi geceler Uçsuz bucaksız mor dağların tepesinde ki kelebekten sana kocaman bir öpücük.. Şimdi buradan öpüyorum ama elbet aslını öpeceğim günlerde gelecek ah ah..(bende bu gece amma of, ah çektim ya..)(dertliyiz galiba farkında olmadan neyse..) (mor dağlar ne kadar masal da olsa benim masalım gerçek olacak dimi?) Hoşça kal..


Sana olan düşkünlüğüm

Az önce geldim okuldan ve sana yazmak istedim gene. Ne yazacağımı bilmeden buraya oturmayacaktım ama.. oldu bir kere.. Sen bende nasıl bir şey oldun anlayamıyorum git gide bunu.. düşkünlüğüm artıkça artıyor. Sanırım anlıyorum seni demiştin ya sağlam bir kale ile geleceğim karşına diye.. düşünmeye başlıyorum bazen ya kendi kendime ve diyorum ki çok fazla şey yaşamış sanırım ne zaman ne yapması ne kadar yapması gerektiğini çok iyi biliyor. Ve ne zaman karşındakinde ne olacağını.. aslında bu pek hoşuma gitmiyor ama.. ne senin hoşlanmadığın dersen senin çok şey yaşadığını düşünmek. Sende farklıdır belki ama ben istemiyorum çok aramak.. sanıyorum ki o zaman kıyas yapacağım.. bu iğrenç bir şey bence.. tek kelime ile acemi olayım her şey de.. ve aşka dair ne varsa tek insanda öğreneyim.. onunla isteyeyim her şeyi.. senin ile istiyorum ben... En başta hep yanımda olasın istiyorum..ama seni özlemek, seni beklemekte aynı anda.. senin ile beraber denizi koklamak.. bütün gece uyumadan koynunda yatmak..esen rüzgarla ürperip sana sığınmak..bir tepenin üstünde ışıl ışıl şehre bakmak, sonra zifiri geceye ve doğan güneşe..gecenin bir vakti seninle kendimi sokaklara atmak.. senin şaşkınlığını, neşeni görmek..gözlerine bakarak susmak... hiç susmadan sana konuşmak..yaşamadığım heyecanları yaşamak.. seni sana anlatmak ve senden beni dinlemek.. ve hiç kimseye hesap vermeden kolunda gezmek... ve her şey için tek sana hesap vermek... Sana seni sevdiğimi söylemek.. Aslında daha neler istiyorum senin ile bir bilsen..


canıma...

Merhaba.. Kime? Sana tabi ki , benim bir tanecik canıma.. İnsan hiç ders çalışırken ya çabuk bitse de bende canıma yazmaya başlasam der mi? Ben diyorum (zaten başkaları demesin sanaa yazsam diye şahsen hiç hoşuma gitmez). Niye önce sana yazmıyorum dersen aklımı veremiyorum kendimi çalışmak zorunda hissediyorum. Ders çalışsam aklım bilgisayarda.. yani her iki şekilde de aklımı yaptığım işe veremiyorum. Ama sona seni bırakırsam aklım boş oluyor. Nevşehir de vakit geçmiyormuş..burda sence? Hele sen sabahtan akşama çalışıyorsun. Ben ne yapayım. Ya karşımda bir adam konu anlatıyor, ya arkadaşla çimlere yatıyoruz boş boş,ya dolanıyoruz avare avare, ya balkonda etrafa bakınırız, ya abimle tavla oynayıp arkasından bakkala iner yüzüncü kez kaybettiğim dondurmayı alırım, ya da oda da tek başıma oturup fal bakıp müzik dinlerim(bu hafta hariç bu hafta paso ders ama fark etmez) ama ne yaparsam yapayım. Beynim hep boş tek sen varsın. Hep sen, her yerde sen, her zaman sen..SEN,SEN,SEN... Kaç gündür sınavlar yüzünden hiç uyuyamıyorum. Çok uykusuzum. Bir gelsem, yanına yatsam, uyusam,uyusam...arada gözü mü açıp sana baksam, gülsem, gene uyusam...elbet o zamanlarda gelecek... Aklımdasın ya sana çağrı atamamak kudurtuyor. Kıstım artık oradakilerden ayıp. Ama alıyorum telefonu elime adına bakıyorum geri koyuyorum. Bu arada sana bir daha gece msj atmıycam. Bu kadar erken yatılmaz yazın. Ne kapatırsın şu telefonu anlamam. Neyse kapama atmıyorum artık. Rahat ol yani... Ne aradın şimdi. Aradın da ne dedin sanki? Neyse canım olsun. Sana alışıyorum hiç değilse. Artık yabancı gelmemeye başladın.. heyecanlanmış... ay ay ay.. rahat ol yahu. Ne var. Valla şu kadarını söyleyeyim sana yakışmıyor. Kaç yaşına geldin ya:) ayıp valla.. .... bir yemek arasından sonra tekrar buradayım. Bu gecelik bu kadar olsun canım hataya telafi edicem söz. Malum çalışmam lazım yarın ne var? Makro... önemli anlıyacağın az bir şey kaldı ama.. neyse.. şunu bil uykumda dahi seni ÖZLÜYORUUUUUUUUUU (ne bağırıyorum ben ya) öpücük, öpücük,öpücük, bir sürü öpücüüüüüüü.......üüüük dip not: mail atınca gene üst üste bir kaç kere çağrı yaparsan sevinirim bana kattığın, öğrettiğin, gösterdiğin ve göstereceğin her şey için çok sağol.. göstereceğin dedim çünkü her eski bir mail okudukça farklı şeyler buluyorum.. kendine iyi bak.. HOŞÇA KAL...


Tutkuma

Merhaba.. Merhaba tutkuma : Tutkum dedim tutkum oldun çünki.Koparıp atamadığım , sayende bir yerede koyamadığım :) , yoğun , sahipli sahipsiz , çıkar yollu , çıkmaz yollu , anlık var ( belkide artık sana daha çok ihtiyacım olduğu içindir yetmiyor zaman , yetmiyor , yanımda olsanda başımı göğsüne dayasam , güçlü kollarınla beni sarsan , sen röntgen yapsan ;))) varken zaman kavramı yok , haz ,mutluluk dorukta , çok farklı ,herşey okadar farklı ki , ve güzelki bazan kendimi prenses ler gibi,bazan çocuklar gibi bazan HİÇ ......( bu da sayende ),bazan bir gül gibi hissettiğim daha doğrusu hissettirdiğin bir ruh halindeyim.Benim adını koyduğum , senin ne hikmetse ;))) bi türlü adını koyamadığın enteresan bir durumm :) ( öpüyorum seni bu arada ........) Şu an sana yazıyorum ya , sanırsın ki gökyüzüne bir masa kurmuşum masssmavi , bembeyaz bir bulutta ve güneş ( sana ait hiçbir şey bende karanlık etkisi , kötümserlik etkisi bırakmadığı için bu mutlu yazışlarım,belkide,teşekkürler.) onlarda mutlu duygularımı sana rüzgâr getircek , binlerce beyaz güvercinle ............:) Hani kızgın kumlardan serin sulara tabiri varya reklamlarda :) sen benim derin maviliklerinde kaybolduğum bir taraftan serinletirken diğer taraftan sevgisinin ateşiylşe yandığımsın....(bazan fazla tuzlu olsanda deeeeeermişim ;)) Hımmmmmm seni seviyorum.( saçların yumşakmı ?) Canım duygularını bana yazdığın e maili okuduktan sonra ki halimi kısmende olsa telefonda anlayabilmişsindir herhalde .( anladın demi ? ;) (İşte ogün bana kalp çarpıntısı oldu deeeeeeermişim.)Tutkum , ateşim ,sevdiğim , yavuklum ;) beni çok mutlu ediyorsun varlığınla , açık sözlülüğünle ,mütevaziliğinle , ükeylalığınla , duygusallığınla , bana ait duygularınla , kırılganlığınla , çocukluğunla , beni anlamanla , espirilerime gülmenle , güldürmenle beni....... telefondaki sesinle (bazan sert , bazan yumşak , bazan olumlu , bazan olumsuz , hatta bazan şok edici , burda şok kelimesi çok doğru , neticede her halukarda mutlu edici ) Ateşin bedenimi sardı , başıma vurduğunda tedaviyi sen yaparsın , vallahi karışmam ;) Canım senden önce diyorsun ya mektubunda , evet benim de senden öncem var ama gariptir , yok gibi.Öncesi sanki hayal , öğretici birşeylerde sen diploma gibisin ( benzetmeyi anlamanı isterim ;)( sok o dilini içine ) Aramışım , ısrar etmişim , istemişim olmamış , uymamışız sevdiğim dediğim öylesine birileriyle ,ama sen sen varya benim aradığımsın , demiştimya sana hayatta tesadüf diye birşey yoktur evet yok senle ben yaratılmışız , dünyaya gelmişiz , birbirimizle karşılaşmamız bu teknoloji ortamında olmakmış......Senden öncesi yok diyorsun ya evet bendede yok , biliyormusun yokluğun beni korkutuyor ..........Yüreğimden alıp götürüyor korku sonra bir anda gözlerim doluyor , düşünmemeye çalışıyorum .......... Senin en çok sevdiğim yanlarından bir taneside ki önemli bir yanın , belkide hâlâ varolmamızın ( bizim:) ana sebebi : sana duygularımı bir bayan olarak açtım , adım adım , deneye deneye , tepkilerini ölçe ölçe .......Ben nekadar açtımsa sen saygı duydun , havaya girmedin ( canımmm yanımda olsan , yanında olsam...) hep yapıcı oldun , ışığım oldun .........Kıymadın bana :)Teşekkürler.... Kardelenim oldun aşkım , soğuktum ,ümitsizdim diyordumki benden bi daha yoktur , benim kadar gıcığı varsada geçinemem falan diyordum artık :) valla , ama sen varsın yiğidim aynı ben gibisin ama biz geçiniyoıruz , çok şükür (Allah nazardan saklasın ) Sadece sevgin değil , varlığın , arkaadaşlığın , kültürün , herşeyin :)Açtım gönlümü rüzgârına ........ Arkadaşlar(bazıları) işim olmadığı için benim mutsuz olmam gerektiğini düşünürler , mutlu olduğumu görünce şaşırırlar , çünki hep önemli olanın ben olduğumu , işin benim için var olduğunu düşünürüm , ve gerçekten sıkıntılarım beni aştığı anlar hariç , o anlarda yalnızlığa yeniliyorum belki ,mutluyum ..Sözü şuraya getirmek istiyorum sen varsın hayatımda , tepeden tırnağa sen oldum abartısız , herşeyi yaşıyorum , hayal ve gerçek , mutluyum . mutluyum.İşte bu noktada malesef hayal kısmımızın ağır basmasındanda şikayetciyim , napim KAFANA GÖRE TAKIL ;) Patoloji çalışıyordum , (bugün dersanem yok) bir güç (ki o içimde sana ait senin biklmen gereken senle paylaşmam gereken , belkide taşıyamadığım sana ait duygularımın paylaşımı :) getirdi buraya ve sonuç , üstteki yazı , o kadar değerlisin ki , senden sonra birisi daha bu kadar değerli olamaz diye düşünüyorum , ( ailem hariç) Canım sana şimdiye kadar yazdığım şiirleri yazıyımmı ? istermisinnnn hımmmmmm ;) sanki odamdasın beni seyrediyorsun sevdiğim , civanım mesafede neymiş aştı duygularımız artık sen ve ben ne güzel dimi ? varlığın hayatımda varlığım hayatında hep ol hep ol yanımda bir de hep mutlu ol :) (başka bir şiir) gönlümün gülüşü derinlerin canlanması sol yanımın hayali sağ yanımın dermanı hoş geldin gidecek gibi olsanda sana güveniyorum seni seviyorumm. (başka bir şiir) sıkılıyosan okumayabilirsinn ;) deeeeeeeeermişim , çabuk otur ve oku ;) (car car car )(dır dır dır) ................;) duruluğun durgunluğun sevmişliğin ,hayalin,belkide sevilmişliğin garipliği hislerimin dansı ruhumun mutluluğu hani güneş doğmadan rengarenktir ya ufuk sonra doğar ve aydınlatır ya yeryüzünü güneş işte sen anlam veremediğim bir biçimde güneşimsin şu anda doğum öncesinin renkleri sanki biliyormusun ? hiç bu kadar dudaklarımdan dökülmek istememişti seni seviyorum kelimeleri ................. ( ogün çok istemiştim sana seni seviyorum demeyi, sonra sen :) e mailinde yazmışsın , harika dimi !!!!!!!!!) Meili me son verirken seni benimle başbaşa bırakıyorum , okuduğun anlarda , sonrasında sana kalımış yarı sanal yarı gerçeğiz ya , evrimimizi henüz tamamlayamadık :) haaaaaa bir de yalnızken sen ;) napim KAFANA GÖRE TAKIL :))) (daha yazcak çok şey var ama sevgi kapasitemde ,bundan sonrasını gerçeklere bağlamamdan belki , bu kadar özet olarak deeeeeermişim :) hani sen hep dersin ya canım vur dedik öldürdin anlamında kısa olsun.....) işte sana kıpkısacık ,minicik bir e mail ........:) umarım sıkılmazsın , kendine çok iyi bak lütfen ,üşütme , hasta olma , karnını sıkı doyur , üstünü iyi ört .......


Gezgin...

Merhaba.. dün geldim geç kalsam da bağışlanır bir bahar bozumuydu yola çıktığımda yüzümde suçlu bir merak kalbim heyecandan telaşlı gözlerimde ısırgan bir hüzün vardı hüzün: hep bilinir bir afyon çiçeğidir önceleri dalayan bir ısırgan yoncası olur sonra dalayan ve uyandıran o afyon uykusundan dün geldim acı sırtımda tabiy yolum uzundu yanımda hiç resim yoktu dağlara baktım: dağıldım yollara baktım: yoruldum gece ayışığı içtim, dudaklarım kurudu gündüz böğürtlen yedim, dilim buğulandı siz görmeliydiniz o kanı bir dağ çiçeği sevdasına bin arı öldü tam ordan geçiyordum, gördüm diyebilirim aman nasıl petekti öyle nasıl baldı böğürtlen gibi kırmızıydı kan gibi saydam bir garip kokuydu, onun kokusuydu dayanamadım, eli titrekti ama yedim yedim kalbim çatladı sevdam o dağ çiçeğinde kaldı dün geldim, anca geldim usumda vızıldayan bin arı ölüsü heybemde onarımı gereken bin iğne önce kendi etime dün geldim hoş mu geldim hoş olmayan şeylerden geldim bir kentten geçtim ki canım titredi sıtma kabusuyla sallanıyordu uzaktan girişte insanlar gördüm, hiç görmediğim ama sanki biryerlerden tanıdığım, yemin edebilirim iğrenç suratları vardı, insandan çok cüzzamlı bir köpeğe benziyorlardı kuru birer ağaç dibine çömelmiş çürümüş bir dalı kemiriyorlardı omuzlarında soyulmuş yılan derileri ellerinde pas tutmuş makaslar iki ucu da kırık tam ben yanlarından geçiyorken elma ağaçlarının çiçeklerini kesmeye başladılar ben sanki tarihini bilmiyormuşum gibi bakır çalığı bir kasede elmanın kanını sundular geldim ya, nasıl geldim bir elimde tarih atlası bir elimde güneş humması soğutulmaya zorlanmış bir çöl kızgınlığından bir kum fırtınasının soylu kumcuklarından geldim yorgundum, susamıştım, dilim kuruydu ama gördüğüm serap mıydı, gerçek miydi bilirim ben çölün tam ortasında sonsuz bir ışıltıydı yedibin rengi yansıtan renksiz bir kuyuydu duruydu, aydınlıktı, yaz gökleri gibiydi suyu uzanıp avuçlasam benimdi öyle yakın, öyle kolay, öyle dokunsam ah o kervancıbaşı ah o sırmalı soyguncu ve ellerinde kesik başlar ve zebellah ordusu birden beliriverdiler tam kuyunun başında ellerinde kan sızıtan kesik başları tan kuyunun ağzından sarkıtıyorlardı ki ne olduysa o anda oldu kızıl bir bulut ağdı kuyunun ağzından göğe bulut değil bir devin alev saçan soluğuydu ardından muhteşem bir kum fırtınası kum değil devin çocuklarıydı saçılan ah görmeliydiniz o savaşı ne kanlı kervancıbaşı ne zebellah ordusu dayanamadılar kum fırtınasının şiddetine çöl mü yarıldı kuyu mu büyüttü ağzını kızgın çöl kavuşunca dinginliğine bir ben vardım kuyunun başında diri ve herşeyi görebilen sağlıklı çöl tanığı öğrendim çöl kızgınsa öfkesi nice olur kum fırtınasında neler yapılır nasıl yok edilir çöllerin sırmalı soygun kervancıları gördüğüm serap mıydı, gerçek miydi bilirim ben bir elimde güneş humması bir elimde tarih atlası vardı vakit dardı kanarak içtim de kuyunun duru suyundan uçar gibi aştım çölü o sonsuz ışıltıdan dün geldim dün ben nerden geldim ezberlenip unutulmuş bir sıkıntıdan geldim adı konulmamış bir düşten geldim terlemiş balıklar gördüm, rengi bozulmuş mavilikler kabaran denizler gibi coşkun sürücüler kılçığı beynine saplanmış gözsüz balıklar gördüm trollenmiş deniz tarlası, iyot vurgunu derya içindeydim de hani deryayı gördüm küçük balığı gördüm, peşinde büyük balık bir su ağası gibi kuvvetli ve saldırgan oh balık, küçük balık, can balık anasının kuzusu, deniz kokulum söyle yavrum, söyle gözüm, söyle kılçığım kim dokundu senin pullanmamış derine kim kıydı senin o tazecik gövdene denizde kum gibi dolgun pullarıyla doymaz mı büyük balık küçük balığa ama gördüm ya sonunda derya içindeki deryayı büyük balık küçük balık peşindeydi ya birleşince küçük balık yüzlercesiyle şaşırıp kaldı büyük balık şaşırıp kalmadım amma ne de keskinleşmiş dişleri ol mahilerin unutulmaz bir deniz anası gibi büyüdü gövdeleri kıymık kıymık oldu gövdesi büyük balığın anladım nice olsa da denizde kum, büyük balıkta pul birleşince edemezmiş küçükleri kendine kul


Canımdın...

Merhaba.. Ben seni kocaman bir yürekle sevdim. Gözlerim değil, yüreğimdi seni gören. Sen damarlarımdaki kana karışıp , geldin oturdun yüreğime. Bir başka yerde olamazdın zaten. Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimde olmalıydın, orada kalmalıydın.Sevmeyi kabullenmeyen bu yürek, ilk kez bu kadar kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden ne ağırlama faslı vardı, ne de ugurlama. O yüregin gerçek sahibiydin. Şimdi kışa giriyoruz ya... Ben dört mevsim baharı yaşıyorum seninle. Çiçek çiçek açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı, senin renklerin karşısında. Taze bir yaprak gibi yeşildin. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın bir ateş gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize tutkundum, denizi sensiz, seni de denizsiz düşünemedim. Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da... Kendime bile dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En kızgın, en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana. İçimdeki sevinç yüzüme yansıdı, güldüm. Beni öylesine güldüren senin sevgindi ve ben kaygısız, içten gülüsün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey olduğunu anladım seninle... Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve asamayacağım hiçbir zorluk yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden tuttuğunda, patlamaya hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi. Menzil sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok edebilirdim. Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim. Sana ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen girebilirdin. Sevdim ve hayrandım da... Her halin çekti beni. Durusunu, uyumanı, gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu, olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da. Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim. Seni ve o doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman. Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadı. Seni severken yorulmadım. Çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün yenilendim. Seninle çoğaldım, büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın. Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin çünkü artık canımdın...


Hiç beklentisiz sevdinizmi?...

Yani bugün telefon etmedi demeden, şu an nerede acaba diye kendi Kendinizi yemeden, yaş günümü hatırlayacak mı acaba diye bir beklenti içine girmeden... sevdiniz mi hiç? Onun, size ait bir mal olmadığını kabul edip , onu özgür yaşamı ile denediniz mi? Yanında ki kız arkadaşına aldırmamayı öğrenip, ama aldırmıyormuş gibi yapmadan, gerçekten aldırmadan, bitecekse biter , bunu ben değiştiremem , beni sevmeyi bırakmasını değiştiremeyeceğim gibi diye düşünüp. Onu yersiz kıskançlıklara boğmaktan ve kendinizi yıpratmaktan vazgeçebildiniz mi hiç? Hiç beklemeden çalan bir kapıda Onu karşınız da görmek ne güzeldir bilir misiniz? Beklemediğiniz bir anda hediye almak en sevdiğinizden..Ve beklemeden gelen bir 'seni seviyorum 'mesajının tadına varabildiniz mi hiç? Siz istediğiniz için değil, O istiyor diye yapıldı mı tüm bunlar? Ve beklentisiz sevmemin tadına bakabildiniz mi hiç?Bugün beni hatırlamadı yerine..-hiç beklemiyordum , senin geleceğini diyebilmek ne güzeldir oysa.. Onu boğmadan, kendinizi boğmadan , sevebilmek ne güzeldir.. Sahiplenme duygusundan uzak, sevmemim ,sevilmemim tadına varabildiniz mi hiç? Yapılmamış davranışlar, söylenmemiş sevgi sözcükleri ile kendi kendimizi aşk çıkmazında kaybedeceğinize, Hiç beklenmeyen bir demet çiçekle mutlu Oldunuz mu? Beklentisiz sevin..Ben beklentisiz seviyorum..Niye aranmadım diye düşünüp kendini kendinizi yiyeceğinize Hiç beklenmedik bir 'seni özledim 'mesaji ile aşk ı yakalayın..Beklentisiz sevin.. Ben beklentisiz seviyorum.. O sizin sevgiliniz oldu için değil.. Ona tapulu malınız gibi. Çantanız,arabanız gibi davranma hakkınız olduğunu düşünmeden. Onu sevdiğiniz,onun da sizi sevdiği için ,sevin.. Sevgiye karışan beklenti denen illeti hemen silin aşkın ak sayfalarından.. Göreceksiniz ki O zaman aşk başka bir güzel.. Göreceksiniz ki , O zaman sevgili daha bir romantik..Göreceksiniz ki O zaman sevmek ve sevilmenin damaklarda bıraktığı tat, Yıllanmış şarap gibi, Beklenti zehrine karışmadan bir başka döndürüyor insanın başını.. Ben beklentisiz seviyorum..Onun nerede olduğunu merak etmiyorum.. Beni bugün neden aramadı diye geçirmiyorum içimden, aramadığı zamanlar da.. Geleceğe dair hayallerimde yok saten.. Ben sevgiyi yaşıyorum.. Onun yanımda olduğu anlar o kadar değerli ,o kadar kıymetli ki..Gerçekleşmemiş ve gerçekleşmeyecek beklentilerle mahvetmiyoruz o anları.. Beklentisiz seviyoruz..Sevdiğimiz için seviyoruz.. Hayalsiz geleceksiz ,beklentisiz..Anlık seviyoruz.. Deneyin.. Beklentisiz, sevmeyi deneyin bir gün..Beklentilerle boğduğunuz aşklarınıza acıyacaksınız..


Sevmek dedim...

"sevmek" dedim. "yoluna ölmek" dedi. "yol" dedim. "alıp basını gitmek" dedi. "gitmek" dedim. Bir "aha" çekip "dostlardan ayrılmak" dedi. "dost" dedim. Durdu. Bana baktı. "dost" diye mırıldandı. "yüreğime nasıl koysam bilemediğim"dedi. "yürek" dedim."dünyaları içine sığdıramadığım" dedi. "dünya" dedim. "hayatin bir yüzü" dedi. "yüz" dedim. "ardında ne gizli bilemediğim" dedi. "giz" dedim. "hep çözmeye çalıştığım" dedi. "çalışmak" dedim."bitmeyecek öykü" dedi. "öykü" dedim."binlercesini içimde gizliyorum" dedi. "gizlemek" dedim."iste her şeyin bitimi" dedi. "şey" dedim."sevda" dedi. "sevda" dedim."peşinden koştuğum" dedi. "koşmak" dedim."hayat bir maraton" dedi. "hayat" dedim."öyle kısa ki!." dedi. "niçin kısa?" diye sordum."yaşanacak çok şey var, zaman yok" dedi. "yaşanması gereken ne var?" diye sordum. "aşk" dedi. "kaç kere?" diye sordum. "bin kere" dedi, "milyon kere" "neden bir kere değil?" diye sordum. "bütün aşkların toplamı, en yüce ve tek aşk" dedi. "önce ona varsan olmaz mi?" diye sordum. "keşke olsa" dedi, "ama önce yoğrulmak gerek" "acı çekmek mi?" diye sordum. "evet, aşk acısında yok olmak" dedi. "yok olunca!." dedim. "iste gerçek aşkta o zaman yaşamaya baslarsın" dedi. "gerçek aşk!." dedim. "büyük o " dedi. Durdum. Durdum. Ve sustum! "neden sustun?" diye sordu. "yüreğim titredi sanki" dedim. "neden?" diye sordu. "bilmiyorum" dedim. "büyük o " "evet." dedi, "büyük o " "nerede?" diye sordum. "her yerde" dedi. "nasıl?" diye sordum. "yüreğini aç" dedi. "yüreğimi açmak!." dedim. "bir tebessümle bak her şeye" dedi. "tebessüm" dedim. "her kapının anahtarı" dedi. "kapı" dedim. "girmeden bilemezsin" dedi. "ya korku!" dedim. "bilinmeyenden korkar insan" dedi. "ben bilmiyorum" dedim. "neyi?" diye sordu. "beni" dedim."sen kimsin?" diye sordu. "ben kimim?" diye sordum."sevgiyle beslenensin" dedi. "kimin sevgisiyle?" diye sordum. "büyük o' nun." dedi. Durdum. Durdum. Yine sustum. "kimsin?" diye sordum. "sen'im" dedi


Seni sen yokken sevdim...

Seni sen yokken sevdim Bütün sevenler gibi değil; Bulutun seyrinde gözümün nurunda sevdim.. Seni sen küçükken sevdim.. Bir defa görmek için yıllarımı verdim. Aldığım nefes kokladığım çiçeğe benzettim Çayda sazan yakaladım ..seninle oturup yemek için. Birde is buldum sana ömür boyu bakmak için Seni sen küçükken sevdim. Bütün sevenler gibi değil... Aldığım. nefeste gözümün nurunda sevdim. Oyalı yazmanı burnundaki hızmanı sevdim. Bazen bir kir çiçeğine benzettim, Bazen bir ova gülüne.... Bazense bir hırçın taya benzettim Ne zamanlar harcadım sana yetişebilmek için Ne günler öldürdüm seni görmek için. Seni sen küçükken sevdim Seni sen yokken daha çok sevdim.. Asmalı bir bahçeniz vardı. Tastan örülü duvarın için de.. Ahşap iki gözlü birde fakir haneniz vardı.. Seni sakağım ağarmadan önce sevdim. Seni dimdik yürürken sevdim... İlçeler arası minibüs hep sizin oradan kalkardı. Sen binerken ben içerde olmak isterdim. Aksam hep dönüsünü beklerdim. İnenleri tek tek süzerdim.. Senli zamanı senli mevsimleri sevdim.. Çok zaman diz boyu kari yarıp İki gözlü evinizin yanında Seni bir tek defa görmek için Kalbimin atışına dahi müsaade etmedim.. Seni O zamanlarda sevdim Seni hep yüreğimde sevdim.. Seni bir kesme seker misali Bir Anadolu demli çayına atıp Tek nefeste içip yüreğimin rahatlığını sevdim.. Seni bu halimde de sevdim Tekerlekli bir sandalyede pilli bir kalple sevdim. Tek bacaklı altmış beş yasında da sevdim.. Seni Erzurum yaylasından dönen taze tereyağı misali Bir sabah kahvaltısında bir nefeste yiyilisini sevdim. Seni palandökende bir kar evinde sevdim Seni sen yokken sevdim.. Bütün sevenler gibi değil Bulutun seyrinde gözümün nurun da sevdim. Seni sen küçükken sevdim... Hemde seni çok,çok sevdim Hemde canımdan çok sevdim SENİ YÜREĞİME GÖMDÜM SENİ BAS UCUMA KOYDUM SENİ DAĞLARA SORDUM SENİ CANIM DAN ÇOK SEVDİM...


Yalnızım...

Yalnizim Aygizim,Sensiz,Kimsesiz,Annesiz O Kadar Yakinsinki Bana Sanki icimde Sanki Akdeniz Kadar Uzak Gidemiyorum,Gelmiyorsun Yalnizim Aygizim Bilemedigin Kadar Bir Kopek Gibi Sahipsiz Leylek Misali Yurtsuz Yuvasiz Donuyorum!iliklerime Kadar Usudum Gel isit Beni. Yikma Su Boktan Dunyada Niyetsiz Neredesin Aygizim Nerelerde Kimlerle Neylersin Bensiz Gonderdin Beni Tek Basima Yalnizliga Dudaklarim Kurudu Kendimle Konusmaktan Duvarlar Kuskun Geceler Dusman Bana Sensizim Aygizim Yine Sensiz Hep Sensiz Bogazima Dugumleniyor Her Yagmur Yagisinda O'Varken Cikmiyorsun Pencereye icime isliyor O Zaman Her Damlasi Asimla Ekmegimle Bekleriz Seni Aygizim Gokyuzunden Gonlume inenedek...

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil

BEN NE İSTİYORUM...

merhaba... (arkadaşım diycem ama alışamadım daha belkide hiç alışamıycam...) neyse... gerçektende senden mail görünce baya seviniyorum. önce şöle bi bakıyorum hepsini okumadan acaba ne yazmış diye sonra başlıyorum tekrar tekrar okumaya. sen belki başka şey anlatmak istiyosun ben bir kelimeden on mana çıkartıyorum. sonra öle bi yere getiriyorum ki kendi kendime kızım amma abarttın diyorum. belki bu maillerden ne çıkarttığımıda sana sonra anlatırım. unutmadan her gün mail attığın için (yada cevap yazmakta bekletmediğin için) sağol... biraz önce geldim okuldan ve hemen yazmak istedim. aslında senin saatini (akşam 7-8 falan) öğrendim sanırım daha geç te yazabilirim ama ben hemen yazmak istiyorum. bunu gönderdikten sonra sana olanları anlatamaya karar verdim. ama sonra göndericem onları. çok sonra...sanırım baya uzun olacak ve bu sefer kararlıyım onları silmiycem ve ne zaman bilmem ama kesin göndericem. ya niye sana anlatma gereği duyuyorum onuda anlamıyorum ama...bi arkadaşım var istanbulda 6 senedir tek kelimeyle dostum ona soruyorum , anlatıyorum ama onun cevaplar fikstir hep "boşver kendini düşün kimseyi takma ve kendinden başkası için üzülme" ondan bu cevabı alacağımı bile bile soruyorum. sonra burda var bir iki arkadaş onlarda tam tersi "karşındakine ne yaparsan ilerde bir gün aynısını sanada yaparlar kimseyle oynama" . ama benim istediğim şey ikiside değil. e ben ne istiyorum ya. durum böle olunca kafayı yiycem ama aslında karşıdan halime bakıncada hiç bir şey yok. gerçekten hiç bir şey yok belkide sorun burda (sanırım bu mail biraz uzun olacak). sınava giricem bu sene aslında ölesine başvurdum ama şimdi ciddi ciddi düşünüyorum ve çalışıyorum bişey olmayacağına eminim ama bir umut işte...ya bunları niye anlatıyorum ki?hepsi bir birinden alakasız şeyler. bak böle uzun mailden sıkılırsan söyle tamam... bendeki karamsarlığı anlamıyormuşsun ya. bak şimdi aslında hiç öle durmuyo her şey normal sanki ama bi o kadar da kötü. ne dedim şimdi ben? neyse ... yani normal hayatım sürüyo dıştan bakınca ama aklımı yaptığım işe veremiyorum ve sana yazarken biraz karamsar oluyo sanırım bununda nedenini bilmiyorum. demişsin ya potansiyel bir sevgin var işte bu aralar onu dağıtmakla meşgulum galiba:) ama ben pek veremiyorum karşımdakilere işte sorun burda aslında vermek istiyorum ama değecek kimse yok diye düşünüyorum.ve verilenleri almaya devam ediyorum buda içime sinmiyor ama bunu ona söyleyemiyorum. sen bendeki sorunu anlamışsındır. ...akıl verdiğini falan düşünmüyorum ama lütfen ver buna gerçekten gerek var şu durumda. ve beni önemsediğini sölemen çooooooooook hoşuma gitti. bunun içinde sağol.. ....vakit yaşamak vakti...(ama bunu benle yapamazsın artık)....bunun farkındayım zaten o gece dediğin laf aklımda merak etme DÖNERSEN KISASA KISAS e bunun üzerine zaten bişey demiyorum ki hatta ben maile kötü bir cevap bekliyordum ama ummadığım şekilde yanıtladın. neden? yani neden kaç gün sonra gayet sakin yanıtladın? düşünüyorumda ben sanırım aynı şeyi yapmazdım belkide bilmiyorum ya . şunu söyliyeyim gerçekten ve gerçekten seninle tekrar mailleşmek beni acayip rahattlattı. sanki içimde bir sıkıntıydı seninle konuşmamak ve şimdi o dağıldı keşke daha önce yazsaydım sana birşeyler ama olsun... neyse gene saçma sapan bir sürü şey yazdım (okuyamıyormuşsun ya nasıl yazmam gerektiğini bilmiyorum sölersen iyi olur) görüşmek üzere HOŞÇAKAL...

Temmuz 2002-Seden
Beni kim anlayacak?

Merhaba... (inatla arkadaşım demeyeceğim işte) nerden başlayayım... Efendiiim bir baktım mesaj, aa ileti varmış (ki ben zaten o zamana kadar yaklaşık bir hesapla on kere baktım ama yoktu, ya sen bana mail atınca üst üste iki çağrı yapsan da bende şu bilgisayarı on kere açmaktan kurtulsam:) geldim açtım maili ve oda ne destan. Bir sevindim bir sevindim sorma gitsin. Ya kendi kendime gülüp durdum valla , ne diyim sen beni güldürdün Allah’ta seni güldürsün:) neyse... Çok geyiğim bu aralar dimi? Hani dedim ya uzun mailden sıkılırsan söyle diye sanırım sıkılmıyorsun baksana sen benide geçtin hem de açık ara. Şimdi de boş yazmamdan sıkılırsan söyle ama bunun cevabını açık yazarsan iyi olur çünkü ben ne kadarda boş yazsam da, sıkılmadığını boş yazarak belli etme , sana yakışmaz bu dimi?(gene gülücük yapacağım amma güldün deme diye yapmıyorum) bu arada dikkatini çekerim kelimeleri çok düzgün değil mi e Word de yazıyorum ya düzeltiyor haliyle ne zeki şu bilgisayarlar ya dimi:)(bak gene güldüm ayıp kızım ya kız kısmı bu kadar gülmez) *sen beni gün içinde düşünüyor musun? Deme. Yemin et. Peki peki inandım ama ben sana gündüz çağrı atmıyorum farkındaysan e artık işi gücü olan bir adamsın rahatsız etmeyeyim. Akşam atıyorum ,ya sen kaçtan kaça çalışıyorsun? (buda merak anlatsana biraz işini ya , ne biliyim Nevşehir demişsin , ya ne işin var orda ben seni takip edemiyorum Nevşehir.... orda ne işin var? Nerde kalıyorsun?biliyorsun bende anlama güçlüğü var nasıl yani haliyle benden farklı şey bekliyorsun? Anlamadım valla... anlatır mısın? Lütfen ya anlasana deme... Ne bahar nezlesi gibi geçmez? Grip mi oldun:) aşk olsun ben senin kadrini kıymetini bilmedim mi? Bunu bana mı diyorsun aa sana yakışmıyor yapma ama. Ben sana ne yaptım “daha ne yapacaksın” dediğin ta buradan duyuldu ne bağırıyorsun be. Neyse deşmeyeyim geçmişi... aklımı neden mi yaptığım işe veremiyorum. Bak bunu en son yazayım biraz uzun da. Tabi mail olayını abartmazsam 3. sayfada falansan anlatırım tamam. Ya beni sende anlamıyorsan ben ne yapayım Allah’ım ya beni kim anlayacak ne zaman çıkartacaksın karşıma? (umarım çok uzun sürmez). Bu arada özlemek tabi ki güzel ama özleyecek birini bulmak lazım önce...Düşünüldüğünü de bilmek tabi güzel ama düşüneni bulmak lazım önce... Sevgimi veremiyorum tabi sevgini verecek insan bulmak lazım önce...(anlatacağım bak sonunda neler oldu bir bilsen)(ya hakkımda yanlış düşünürsen düşün ne yapayım olanları bilmek hakkın bir arkadaştan sır saklanır mı?) Kitaplara gelince hazırda Gelibolu var. Fi tarihinde almıştım ama okumadım dur bari okuyayım. Ya vakit yok valla ne yapıyorsun dersen e yaz geldi ya bizde attık kendimizi sokaklara. Dediğin gibi gündüzler nasıl geçiyor hiç anlamıyorum ama geceler fena...uykumda yok bu aralar aslında vardı sabahları kalkasım yok , gündüzleri de her bulduğum boş vakitte yatıp uyuyorum aynen bir kömüş gibi(benzetme nasıl ama ) ama geceleri yatasım yok hiç dur ya sayende kitap okuyacağım sağol. Müzik mevzuna gelince evdeyken zaten susmaz ki normal olarak. Gece voltmensiz yatmam o da olmasa vakit mi geçer ya...ama bu ara öle bir şarkıya taktım ki bak şimdi iğrençsin deme ya (rober hatemo) “cehennemi kapattım” duydun mu? Tam benlik “ benim yanmam uzun sürer, onun ahını aldım, çektikleri yüzünden, cehennemi kapattım” ya valla tam benlik. Sanırım bu aralara baya ah aldım. Ama kesinlikle senin ile bir alakası yok:)neyse öyle işte... Son zamanlarda bir şey yapmıyor musun? Ne zaman yaptın ki 6 aydan başlıyor dimi?:) anket yapmışsın hayırlı olsun. Dua ederim tabide benimkilere bek bel bağlama olmuyor ya ediyorum ediyorum sesimi kimse duymuyor. Bir de söyle bakıyım kimi düşündün bütün gün? Nazım demiş deme sende dedin mailde , valla dedin. Biliyorsun ben de anlama bozukluğu var bunu da anlatırsan sevinirim... (ya olanları sanırım anlatamayacağım uzadı baya) Sıcak mı yazıyorum yemin et. E doğaldır havalar ısındı ya doğal olarak bana da yansıdı dermişim(ay buda iğrenç oldu) ya bir şey itiraf edeyim mi ben hiç öyle mektup yazayım günlük yazayım bilmezdim, kompozisyonlar o kadar kötüydü ki okuldayken sorma ama sende olayı aşıyorum yazdıkça yazasım geliyor. Neden acaba? Kendimi geliştiriyorum bu konuda zamanla daha da açılacağım bak gör, aldın mı başına belayı,gör sen şimdi...ya benim yokluğumda bana ne yazdım lütfen söyle sildim deme sen eskilerini atmazsın bilirim , o yüzden inanmam. Göndermezsen anlarım ama bahset hiç değilse. Ne anlattın bana? Yanlış anlayabileceğin ne mi yazabilirim , eski sevgiliye anlatılmayacak şeyler:)( ya sen benim sevgilim miydin ki? neyse) kulağın mı çınlıyor neden acaba, hayırdır inşallah... seni çok mu anıyorum? Aa ne münasebet...ama gene de kulağım çınlıyor diye doktora gitme başkası anıyor olabilir ama kesinlikle ben değilim:) bağışıklık sistemini de toplayacağım söz( ya ipucu versene nasıl olacak bu)... Aa bir paragraf daha...umarım bundan sonra kafayı yemezsin demişsin ya , ya yardım etsene azıcık bakıp durma oradan öyle. Bir daha denemeden kastın ne , bak onu da anlamadım , anladım da acaba yanlış anladım diyorum. Sen bir zahmet biraz açı ver konuyu. Bir de döndürmek istediğin film karelerini....eskitmeden yaşamak...harbi cümleye dikkat yani.... ve amin diyorum dua için “tüketmeyeceğimiz bir dostluk???????” ne diyim amin... Bu arada resim var mı sende başka. Ya lütfen vardır elbet. Eğer istersen ben sana gönderirim. Artık neremin nasıl çıktığı önemli değil...ama sende bul bir yerlerden ya. Ya bu arada anlatacaklarımı bir sonrakinde anlatayım bu baya uzun oldu dimi? Anlatacaklarım ve soracaklarım da baya uzun. Ve unutmadan kendimi şu aralar gerçekten iyi ve mutlu hissediyorum. Artık her şeyin olacağına varacağını anladım sanırım. Ben ne kadar düşünsem de sonuç değişmeyecek. ve aslında sıkıntım bazı insanları üzmemek içindi ama bir sonraki mailde anlatınca bana yardım edeceğini umuyorum. hoşçakal canımcım... iyi geceler ...

Ağustos 2002-Seden
Gözümde öyle bir yerin varki...

Sana başlayacak kelime bulamıyorum, oturup düşünüyorum ya ama yok...(arkadaşım...amma kolay söylüyorsun sen ama ben değil...) Başta sana feci kızgınım “elektrik kesildi”...ilk okul çocukları gibi o ne ya bari daha düzgün yalan söyle. Neyse bunun hesabını sonra sorarım. Şimdi yazacaklarım var... Belki senin mailine cevap değil onun cevabını (bu mailden sonra gerek duyarsam tam ne yazacağımı bilmiyorum) yarın yazacağım. Sana bu gün mektup yazdım. Bitirmedim daha 4 sayfa oldu ve onu sana kendim verecektim. tanıştığımız gün ayrılırken...yanımda okumanı istemiyordum...ama düşündüm bir an netteyken sanırım şimdi söylemek daha iyi. Ama sanki orda karşımdaymışsın gibi geldi , e yanımda okumanı istemediğim bir şeyi karşında sana ben anlatamazdım... sana bunları söylemeye çekiniyorum. Bilirmisin bilmem içimde tutamam ben...(bilirsin nasibini aldın dimi)anlatmak istiyorum sadece. Hani bana demiştin kimseye anlatma gel ne istersen bana anlat. Ve işte sana anlatıyorum. Neler yaptığımı, neler hissettiğimi... Ya nasıl başlayayım. Daha doğrusu nerden başlayayım? Sanırım en doğrusu tarih sırasına göre... Sana o gece neden öyle söylediğimden başlayacağım. Gözümde öyle bir yerin var ki...sana hiç ulaşamayacağımı düşündüm. Ve o gece öyle davranmamın tek nedeni(bundan şimdi çok daha eminim)korkmamdı. Tamam iyiyim, hoşum ama...sadece o kadar sana göre eksiğim...bunun farkına vardım, aslında farkındaydım ama o gece birden esti. Belki daha alacak çok yol var önümde tek kelimeyle çaylağım ama o yolları alana kadar ya sen sıkılırsan ve gidersen ne olacaktı ben bundan korktum. Bir ana düşündüm ya böyle olursa ne olur? Ben bunu kesinlikle kaldıramazdım...ve benim için en iyisi en güzel yerinde bırakmaktı...devamlı düşünüyordum(ve hala daha düşünüyorum ama cevap bulamadım)neden benim yanımdaydın*bende ne var seni çeken?...ötekilerin buldukları değildi senin bende bulduğun ve ben bunu anlayamadım... Sen bende ne buldun , daha ben kendimi doğru düzgün anlatamıyorum bile. Tamam yalanım yok, karşımdakini önemserim, kimsenin yaptığını kıskanmam, içimdeki dışımda, kötülük kimseye düşünmem, hırslı değilim(iyimi kötümü onu da bilmiyorum), yapılan iyiliği unutmam, kötülüğü de unutmam ama sineye çekmeyi bilirim, kinci değilim, ahlaklıyım, özür dilemekten çekinmem...ama bu kadar sayabiliyorum işte...ve bu kadarcık artının yanında eksilerinde olması işi zora sokuyor. Kendimi geliştirdiğim pek söylenemez ki bu benim suçum değil İstanbul da yetişen çoğu insanda bu var. Yapacak o kadar çok şey var ki kendini ilerletmeye vakit yok. Karşımdakine yapmak istemediğim şeyleri o an kendim istediğim için yapıyorum ve sonra o kadar fazla üzülüyorum ki...ve pişman olmam bana hiçbir şey getirmiyor...yok işte kendimi anlatamıyorum, ya da ben bunlardan ibaretim... ve bence bunlar senden ayrılmam için yeterliydi(bir kuşun beyni kadar beynim olduğunu sende söyledin işte o küçücük beynim böyle düşündü). Sen her konuşabildiğim, her şey hakkında akıl alabileceğim, insanın kıymetini bilen, karşındakinin insan olduğunu bilen, kırılsan bile kırmamak için uğraşan, ne yaparsam yapayım beni affeden(ki bunu neden yaptığını hala anlamadım), güveneceğim, inanacağım ama her şeyine inanacağım sevgine, dostluğuna...belki de benim iyiliğimi benden çok düşünüyordun...hep hayalimdi sanki senin gibi biri. Bu güne kadar kaç kişiyi sevdin dersen belki çok aşık oldum ama sadece bir kişiyi ve seni sevdim. Seni gerçekten sevdim nasıl oldu bu? Ama oldu... başta seni bana bağlayan şeyin benden büyük olduğunu düşündüm. Hep kendi yaşlarımda arkadaşlarım oldu ve son derece acemiyiz biz sanırım ilişki konusunda. Ve düşün işte iki acemiyi , sonunu ve yaşanan anı, neler neler ya...ama sende öyle değildi. Belki istesem olurdu olgun bir sevgilim ama ondan da korktum. Çünkü tamam sevecek belki ama sevgisinin yanında başka şeylerde isteyecek. E benden alamayınca uğraşmayacaktı. Aslında haklıda o yaşta adam haliyle senden bir şeyler bekleyecek. Ama sen öyle değilsin. İşte bence bunlar yeterli sebepler. Ama o gece gitme desen belki...neyse onlar geçmişte kaldı.. ...ve şimdi çağrısına bile sinir olduğum, neden onunla birlikte olduğumu bilmediğim bir sevgilim var. İstanbul da tanıştık ve 20 gündür beraberiz. İstanbul da kaldığım süre boyunca beraberdik hep. Yanındayken aslında her şey iyi tamam ona hiçbir şey hissedemedim ama sevgilim olduğunun farkına vardım ama buraya dönünce...sanki ondan nefret ediyorum ya ve kendime feci kızıyorum. En basitinden arıyor “neden aradın” demişim geçen gün gücüne gitmiş. Mesajına cevap bile yazmıyorum ki beni asıl üzen onun ilk kız arkadaşıyım. Ve bence insanın hayatında ki ilk böyle olmamalıydı. Bana aşıkmış...buna da inandım çünkü ilk gün den sonra tatili vardı ve evine gitti o da(ist.okuyor)ve bir gün kalıp benim için geri döndü bursadan. Bana bakışından bunu kolayca anlıyorum. Ama sadece yanındayken iyi. Gerisi yok. Ne yapacağımı bilmiyorum. İnanmasam aşık olduğuna hiç sorun yok. Ama... böylesi de içime sinmiyor... sana bunları anlattım çünkü senden hiçbir şey gizlemek istemiyorum. Ve şunu da biliyorum ONUNLA olmamın nedeni sendin. Bende açtığın boşluk...ama kendime , sana ve ona gerçekten yanlış yaptım ve kendimi o kadar kötü hissediyorum ki. Etrafıma ve kendime zarardan başka verdiğim hiçbir şey yok. Düşünüyorum sana yaptığımı tam orta yerinde olmazdı seninle konuşsam belki hiç sorun yoktu ve o zaman oda olmayacaktı. Ama çorap söküğü gibi yanlışların ardı arkası kesilmedi. E şimdi ne olacak? BİLMİYORUM Bu kadar ne dersin bilmem ama eğer söylemek istediğin şeyi söylemezsen yadırgamam. İyi geceler...

Eylül 2002-Seden
Seni hala seviyorum

Merhaba ARKADAŞIM...! Ee nasılsın akşamdan beri? Söyle bakalım uyudun mu yeterince? Kudurttun akşam ya. Evdekiler kızdı mı geç kaldın diye? Bugün sana oda cezası verdiler dimi? Şimdi sen cafeden okuyorsun mailleri he. orda duman altıda oluyorsundur yazık sana...Bari pek uzun yazmayayım hem istemiyorsun da uzun mail bende parçalamayayım kendimi boşuna. Gözüme yazıkmış...yeme beni açık açık söylesene artık sen ve senin yaptıkların beni ilgilendirmiyor diye. Bende yazdıkça yazıyorum SANA ama o İSTEMİYORSUN...sen bilirsin... Fazla yazmayacağım gözüne yazık:) Sadece senin kalbinde ufak bir yerimin olduğunu bilmek güzel demişsin ya , eyer yerine ufak diyorsan ben sana bir şey diyemeyeceğim... Seni gerçekten çok sevmişim konusunda ise diyecek lafım yok... Sadece büyük bir cesaret örneği göstererek ve dün akşam mailde anlattıklarımdan sonra dememem gerektiğini bilerek ve karşılığında hiçbir şey beklemeden (aslında gerçekten söylememem gerek bende kalması belki daha doğru ama...)(insan arkadaşından sır saklar mı? Saklamaz) üüüüüüf ya söylemek istiyorum bil bunu söyleyeceğim ve başka bir şey yazmadan göndereceğim. Ama yemin ederim sadece bilmeni istiyorum başka bir şey değil...bendeki yerin hiç değişmedi, akşam tekrar konuşunca elim ayağım boşaldı birden ve şunu bil ben seni hala seviyorum... hoşçakal

Ekim 2002-Seden
Ne oldu bize...

devamlı yaptığım iş düşünmek. Hala daha düşünüyorum.. ben ne yaptım bu güne kadar ve ne yapıyorum. ne kazandım, ne kaybettim, neyi elim ile ittim.. bir çok şey kazandım, bir o kadarını kaybettim ama elim ile ittim diyebileceğim çok az şey var..kazandım; bu güne kadar bir çok şey elde ettim ve hiçbir şey olmasa bile günlerim toplu bakıldığında hep güzeldi. Hayatım da ya şuna da feci üzüldüm, bazzen insaN vefasizligindan degilde caresizliginden biseler yapamaz ya ve biryerlerden beklentisi olur bekler ama olmaz.bir uzuntunun uzerine baska bir uzuntu daha gelir .degersizlik inanci.ve kahrolur.buraya kadar hic bisey anlamadıgını biliyorum.cunku anlasaydın bugun hurda bunları yazmazdım.uzun zaman oldu biliiyorum sana yazamadım ama hep bu ozlemle doldum tastim.dedimya yazamadım,yazamazdım.cok kötü bisey oldu.belki gazeteden falan duymusundur.ama duymamısda olabilirsin.cunku duymus olsaydın o kadar sitem dolu mailler yazmazdın.yinede ziyanı yok.seninde bisürü islerin var yapman gereken bi sürü is.gormen gereken insanlar.bende bunların arasında sadece nete sıkıstırılmıs bir figüran.herneyse sana bu maili yazmak istedim cunkü yazmaliyim.sanırım o mailleri hak etmedim.benim sana olan kırılganlıgım nette cevap alamamıs olabilirsin ama seninde dedigin gibi beni sana ulastıran bir telefon var.merak etseydin arardın diye dusunuyorum.ben ilk bir ay telefonu yanımda bile tasımadım...heyneyse....ama yinede unutamadım ya da ne biliyim ben de derin bir iz bıraktı senle dediğim olmadı hiçbir olay için. Sen hariç.. bu arada yanlış anlama seni de kaçırmamam gerek gibi görmedim. Sadece nasıl diyim tamam sen benim ile olmalıydın çünkü cidden mutlu olabileceğimi hissetmiştim ama.. olmadım.. olamadım.. anladığını sandım.. sen beni hiç anlamadın.. şunu öğrendim ben hiç kimseyi sevmemişim sana kadar.. bunlar bir kız için değil. Bazenannemi babamdan kıskanırdım. Ama hayır o sadece özenmek miş.. üzülürdüm ah derdim ilk an bu geçmez.. yoo hiç te öyle olmadı şu an bakıyorum da hiçbir şey hatırlamıyorum. Sevdim sandım, öldüm bittim..yalan söyledim, gizli gittim uyuyamadım, telefonun başında bekledim, elim ayağım boşaldı..tam alistim araya bu olaylar girdi.sewnde sadece bana nette merak gosterince aramayınca anladım seni sevmedim.. hep üzdüm kendi mi sıktım neden yaptım bilmem ama olmadı. Bilmem değil aslında sen gerçek değildin ki benim için.. ona taktım buna taktım çünkü benden gitmeni ben istemedim.. boşver böylesi iyi.. olmuyordu, zaten olmazdı da.. benim istediğim ne şimdi.. gidişin,aslinda duyarsizligin fenaydı.. içime oturdu ve sinmedi açıkça.. sana pek oturmadı.. havada kaldı.. bana kattığın, öğrettiğin, gösterdiğin ve göstereceğin her şey için çok sağol.. göstereceğin dedim çünkü her eski bir mail okudukça farklı şeyler buluyorum.. kendine iyi bak.. HOŞÇA KAL...

Kasım 2002-Seden
Son Mail...

Ne diye başlayacağım? Bişey yazmam mı gerek ki illa? Zaten başlayacak kelime de kalmadı...selam mı? Kime? Merhaba...diyecek bişey yok! Ne yazacağımı da bilmiyorum sadece içimde kalan son şeyleri söyleyeceğim. Artık buna inanmazsın, ben olsam bende inanmazdım şahsen, çünkü sana her son dememin arkasından bu yeni bir ilke kapı açıyor ama bilmiyorum sanırım bu sefer kararlıyım (umarım) (ve sende son olmasını istiyorsun artık buna da eminim ki zaten benim kararlı olmamdaki neden de senin istemediğini bilmek..) Mailleri okudum, gönderdiğin gece, hem de birkaç kere. Bu güne kadar senin gönderdiklerini ara sıra okuyordum ama kendi gönderdiklerimi yalan söylemeyeceğim tekrar okumadım. Ama yazdığımı unutacak kadar da SAF SALAK değilim...ne yazacaktım sana?son mailde demişsin ya bişeyler yazarsın bunlara diye. Ne yazmamı bekliyordun ki “ bunlar eksik yazdıklarımın devamı da vardı” yada “niye böyle bişey yaptın görünce çok üzüldüm ve çok şaşırdım”, “tamamla ve tekrar gönder...” yada “öteki diskettekileri aramaya devam et..” saçmalama ya...ama bunu senden beklemiyordum ve sadece bil o gece msj ı alınca hemen baktım ve tutamadım kendimi ya aslında artık yavaş yavaş hazırlamıştım kendimi , alıştırıyordum bir yandan da..baya ağladım doğrusu baya değil feci ağladım sen şimdi ne ağladın diyorsundur sen başından istemedin mi? Yok bu soruna cevap... Son sözün çok koydu “nokta kadar menfaat için virgül gibi eğilme...” birde telefonu kapaman... Ve ilk aramam da başka şeyler diyecektim...neyse ya... O geceki msj a gelince ders çalışmaya çalışıyordum ama devamlı o şarkıyı dinleyince gene akım sana kaydı...msj yazdım göndermeyecektim nasılsa o saat te yattığından emindim , yazdım çağrı atacaktım kapalı ya eminim bende göndermeyecektim...ama çaldı bende gerçekten pişman ola ola gönderdim ama olsun dinledikçe beni hatırla tamam...ya da lütfen bir kere beni düşünerek dinle... son bunu söyleyeyim bitti...senin bendeki şarkın(senin var mıdır hani bazı şarkılar birilerini hatırlatır ya bilemem ama bazı şarkılar birilerini hatırlatır sanırım her insana) gül güzeli...nerden dersen belki sen çoktan unuttun ama bir gece İstanbul dayken şubat ortasıydı bir gece mesajın da yazmıştın... sen benim gül güzelimsin diye...onu hiç unutmadım ve daha sonra her dinlediğimde sen varsın...ve bu hiç değişmeyecek... Neyse... Artık bitti ne yazık(bence gerçekten çok yazık) Kendine çok iyi bak hem kendin için hem benim için...

Aralık 2002-Seden
Sen Farklısın...

Merhaba... Vay demek öyle ha beni tanıdın mı? Öyle olsun bakalım. Aslında benim sana sormam gerek ya neyse... tanıdım, tanıdım aslında dediğin gibi önce biraz düşündüm (ve hatta maile baktığımda yeni oje sürdüğümü ne bildin ya aa ne yazmış bu falan oldum neyse..) ama çabuk hatırladım. E gördüğün gibi kendimi geliştiriyorum. Aslında ben gene sana uzun uzun yazabilirim ama sen gene can sıkıntısı dersin diye yazmıyorum. Eğer istersen yazarım. Demişisin ya kendimi anlamıyorum. Sanal sana bişeyler yazmak...aslında bu lafına kırıldım sanal ben.. ama doğru söze ne denir. Fakat bende anlayamıyorum dertleşecek, konuşacak ya da anlatacak arkadaşın mı yok diyorum bazen kendime niye gene msj atıyorsun? Bilmem. Atıyorum işte. Sen farklısın belki de ondan. Of bilmiyorum işte dedim ya zaten anlamıyorum. Sevgimi hakeden koparsın demişsin. Sanırım ben senin gözünü baya korkutmuşum ya tamam söz dedim arkadaşım sın ve umarım o hakedeni bulursun yakın zaman da. Ne yaptın kaç zamandır? Yazarsın umarım bende okurum. Senin çayını içebilirim demişsin ya. Zaten şüphen olmasın bir gün ya sen benim, ya ben senin çayını içeceğiz. Buna tam anlamıyla karar verdim seni tanımazsam hayatım boyu kendimi yerim. Merakından mı beni görmek istiyorsun falan diye anlama. Zaten sen anlatmak istediğimi anlamışsındır dimi ya? Yazın kararlıydım gelmeye de dersler felaket cumartesi dahi dersim var. 3 dersti değişti sistem 7 ders aldım. Hayırlısı inşallah veririm hepsini... olmasa da çoğunu.. o yüzden yazın zor. Zaten artık zamanının benim açımdan bir önemi yok. Belki son bahar da belki seneye kısmet ya...(bende baya tevekkel olmuşum ya bakıyorum da inşallah, kısmet falan neyse...) ama olacak... Ya bak nasıl aradım. Sende bizi hepten tırsık bellemişsin ya üzüldüm valla. Ne var neden arayamayayım. Zaten fark etmedin mi ben senin gibi çekingen falan değilim ama sende de gelişme var haberin olsun. Bu arada şunu da farkettim (anca mı diyeceksin şimdi yok öncede anlamıştım da.) sesin çok genç (lafa bak) daha küçükmüşün falan gibi. Bak bu arada bu yaşa kadar öğrenemedin mi? Kaymak şeker hastasına bişey yapmaz , şeker de yapmaz. Kaymak kolostrole zarar. E bu yaşta çok şükür öyle hastalıklarım yok yani kafam yerinde gayet iyiyim. Ve sen beni yurttan seslere sokamayacaksın. Aslında fena fikir değil gibi ama:) ya baksana acaba özcan deniz derin duygular la katılsam , yarışmacı arkadaşlara başarılar da dilesem alırlar mı ki? yok canım kendine gel bu adam seni kekeme yapamayacak kararlı ol ve emin adımlarla ilerle kızım karardan cayma. Akşam yazamadım okuldan geç geldim yorgundum şimdi gene okuldan geldim dedim yatıp uyumadan yaz gönder sen nasıl maile geç cvp yazılınca kuduruyorsun(bilgilerinize) karşındaki de sevmez haliyle. Ya işte böyle.. ama gerçekten neler yaptın o aralık yazarsan sevinirim. Biliyorsun ben meraklıyım dimi ya? Merak ederim arkadaşım bir aydır hatta bir buçuk aydır neler yaptı? Ve ayrıca sağol be çok ümitlenmiştim doğum günümde arar hiç değilse bir msj atar diye ama nerde... e daha önemli işlerin olduğuna ve sanal benim doğum günümden bi haber olmanın gayet doğal olduğuna karar verdim. Ama o gün bekledim gerçekten. Neyse... Bir başka mailde görüşürüz inşallah. Yazarsan sevinirim...ama kendini borçlu hissettiğin için yazacaksa boşver o zaman. Yazmak istiyorsan yaz.. Hoşça kal...

Ocak 2003-Seden
SEVGİ ARSIZI

Ee kaymakli lokumum.Uykum var ama ben ne yazcam simdi.valla ne biliyim."e olum bilmiyosan ne msj yazmaya Kalkyosun."dur simdi ben bulurum biseyler.efendiiiim...biseymi dedin ya tam duyamadim.nee...beni seviyomusun:)) ya canim sen böle deyince ben dört köşe bi hal alyorum.(sesim oraya geldimi?) hani diyosun ya sevdiin kadar sevilirsin. bence öyle deil. sen beni sevmesende ben sanrm seni sevicem. yok yok sanrm deil eminim. ama bak şimdi bu akşam sen söz verdin ya hani. pek inanmadm. ya göz bu kayar , ben kaydrmamaya alcam ama bilmiyorum ya;) şaka şaka kaymaz ya. kaymaz dimi kaymaz kaymaz. bu gecede amma kendi kendimle konuştum. Benim karnimAckti.ne olacak simdi?yesem gece yiyip yatilmazki.hem ben gece rüyamda seni görmek istiyom o zaman kabus görürüm.acta uyunmaz.birazdaha oturaym Sonra Yatayim BakBöyle Oluncada Sabah Gec Kalkiyom Karar Veremedim. a Nasil Aklima Gelmedi Gel Ben Seni Yiyeyim Tamam Tamam öle Dudaklarndan Balslıyayım Haaaam ya ben bu aralar burda çok sıkılmaya başladım. allah sonumu hayır etsin. sınavlar geldi bende hiç icraat yok. nasılsa yaz okulu desem zaten 3 ders hakkı var e onlarda bende hazr yenisini kaldrmaz aman napiyim olmuyo işte bende heves yok. hayret bişey ya inanmayacaksn belki burda da kar yağyo nisanda bu nerden çıktı ya. yok ya yazacak bişey bulamadm. heh bu arada beni özlediğine çok sevindim hemde çooooooook. bu arada geçen zamanda beni düşündünmü galiba 2 maildir soruyorum ama olsun ben seni baya düşündüm ve öslediim gibi eksikliini baya hissettim. sen beni alacana eminmisin ya. bak bu gne kadar buna cesaret eden çıkkmadı. sanada baya şaşırdım yani bunca yaptm salakla ramen .işte gönlün kime konaca belli olmuyo dimi. inanamadm birden şaşırdım. şaka şaka beni ne hakimler doktorlar istedide...(sen genede inanma)

Mayıs 2003-Seden
Seni sevmekten vazgeçmeyeceğim

merhaba... başta şunu sorayım seninle benim aramdaki sorun ne? ben bunu anlayamıyorum. sanırım sana rahatsızlık veriyorum ama genede senin gibi bir insanın arkadaşım olmasını istiyorum ve onun için tüm yüzsüzlüğümle sana bişeyler gönderiyorum. senin arkadaşım olmanı, sana derdimi anlatmak, akıl almak istiyorum. çünkü gerçekten beni tanıdığını ve beni doğru yönlendireceğini düşünüyorum ama sanırım bu senin için zor. ben genede şansımı deniycem. bende çok kişide oldu bu sende oldumu bilmem ama sende yanıldım. nerdemi? bazı insanlar vardır arkadaşlığımı yoksa sevgililiğimi senin için daha değerlidir. sen arkadaşlığını seçmen gereken biriydin ama beni sen yönlendirdin. yanlış anlama bu lafımı ama sen o yöne doğru çektin. ama olsun değişik bişeydi benim için. baştan çok güzeldi ya derdimi anlatıyodum sen bana bişeyler soruyodun ve sen şöylesin diyodun. öyle yapma falan gibisinden bir sürü şey. senden çok şey öğrendim gerçekten. heleki sevgi üzerine. ya gerçekten demiştim ya sana her insanın senin gibi bi arkadaşı olmalı. ne kadardır konuşmuyoruz bilmiyorum ama eksikliğin hissediliyo. beni tanımayan etrafımdaki kişileri tanımayan ve tarafsızca beni yönlendirecek birine gerek duyuyorum. belkide şimdi diyeceksin KIZIM senin kendi aklın fikrin yokmu beni rahat bıraksana. yok demek ki. yada varda çok tecrubesizim ve çok hata yapıyorum. konuşmadığımız süre zarfında okadar saçma sapan şey yaptım ki ve şimdide temizleyemiyorum. silip atayım diyorum oda olmuyo kafam karmakarışık ya. yeni isimde de calisiyorum ama moral sıfır....neden bu kadar dağıttım bilmem. belki etrafımda beni toplayacak arkadaşlarım olsa... ama arkadaşlarımda benim gibi. allah sonumuzu hayır etsin. sorunlarıma gelince eğer gerçekten beni bi arkadaşın olarak görmek istersen anlatırım. yaptığım büyük bi hataydı sen benim kesinlikle dostum olmalıydın ama olmadı işte...o gece arkandan baya üzüldüm(sana icq de mesaj atmistim ben senin gercek olduguna inanmiyorum lakin eşşek gibide sana aşık oluyorum) inanıp inanmamak sana kalmış neyse fazla yazmıycam eğer cvp verirsen yazarım. üüfleye püfleye okuyacağın bir sürü şey yazabilirim ama boşver şimdilik yeter. umarım anlatmak istediğimi anlamışsındır. seninle konuşmayı gerçekten özledim

Haziran 2003-Seden
Hayaller...

Merhaba... Yazıyorum da bugün gönderemeyeceğim sanırım ondan tarih attım. Telefonda bir şey var hiç ses çıkmıyor. Ama ben gene yazayım ne zaman olursa gönderirim. Sen ne kadar bekletsen de sanki sana yazmayınca kendimi rahatsız hissediyorum dışarıdaysam hadi daha akşama yetiştirmen gereken bir mail var.. sanki bir gün sonra olsa...of ne biliyim işte... Dün ne yaptım , ne düşündüm... ne yaptığımı yazmayacağım artık sana o öyle oldu, sonra şunu yaptım.. bunlardan bana ne diyeceksin artık. Yaptım işte bir şeyler neyse.. ne düşündüm? Neler neler bir bilsen. Ama bu aralar hayaller var düşüncelerimde. Ama sanki o hayaller günlerimi güzelleştiriyor. Kurdukça kuruyorum.. ne zamanın hayalleri, olabilirlik derecesi v.s hiç önemli değil benim için. Adı üzerinde hayal.. Artık hiçbir şeyin olabilirliği önemli değil ki.. şimdi, bugün ben mutlu muyum? Evet...daha ne dimi.. bizimkilere göre uçuyorum biraz. dedim ya seni yeni anlattım diye, tüm gün bedia ile beraberiz Neyse.. her sabah onlara gidiyorum oradan beraber gidiyoruz okula durakta bekliyoruz. Cumartesi sabahı saat 8 sen çağrı attın. E laf açıldı gene oradan. Bedia ile ben biraz imkansız mı desem karşılıksız mı desem öyle bir aşkın peşindeyiz.. ama bize göre sibel daha aklı başında, kendinde, e yaşı da bizden büyük harbi mantıklı kızdır da.. sen çağrı atınca yüzüm şekil değiştiriyor da anında oda gördü bunu sordu sonra “ne kadar bekleyeceksin, şimdi karşına biri çıktı iyi hoş yakışıklı ne yaparsın?” bende sormuştum kendime ne yaparım, ne kadar beklerim.. Önce ne yaparım? Tek kelime ile istemem çünkü benim bir beklediğim var.. bir sevdiğim var..ama!.. ne kadar beklerim? Belki buna zaman vermek yanlış ama onu da verdim yanlış olsa da...çok uzun ona göre, bana göre de uzun.. beklemezmişim o kadar..beni tanıyor tamam sevmiyorum yalnız olmayı. Kim sever ki. bir sevgilim olsun yeter değil ama..artık kısa süren bir şey de istemiyorum olsun bitsin,olsun bitsin.. tek isteğim Allah tan bu. Kendimi gerçekten kötü hissediyorum a tamam bana ne ben ne yaşadıysam o ne hissettiyse diyemiyorum. Bahadırın attığı her msj da onun için daha çok üzülüyorum. Onun ne çektiğini ben biliyorum. Bende aynılarını sende çektim. Çok iyi anlıyorum ama... ama ben yalnız değilim ki. o bunu anlayamıyor. Saçma geliyor belki ona ama bana bu şekilde de yetiyorsun(şimdilik belki ama) Geçen gün elime aldım telefonu atayım mı çağrı atmayayım mı diye düşünüyordum bir baktım sen attın:) telefonumun içinde ki cinsin sen. Ovuşturuyorum ovuşturuyorum şimdilik çıkmıyorsun ortaya ama elbet çıkacaksın ve bana dileğimi soracaksın bir gün. Biliyorum..ama anlatamıyorum işte kimseye bunu. Olsun ya kime ne dimi? Görecek onlarda ne kadar bekleyeceğimi. Onlarda, bende, sende... ve artık kendime hayatı zehir etmek için uğraşmayacağım. Ben böyle mutluyum. Tamam... Ama kafama takılan bir şey de yok değil hani. Ne o.. hani demiştin ya senin ile hesabım bitmedi.. Gene öyleyse diye düşünüyorum ama.. Demişsin ya sevgi ve aşkı yüreklerde yaşamalı, gerçek hayatlarda değil. Bence öyle değil. Uzakta olursun ama benim olursun. Şimdi benim için hayalsin dedim ya. Gerçekleşmeye bilirsin... Şimdi yetiyorsun bana ama sonra da yetecek misin? Ya da bu kadarıyla nereye kadar? Sen beni bekleyecek misin? Ya senin karşına vazgeçemeyeceğin biri çıkarsa bir hayal için değer mi? Belki o hayatının insanı, benim için de aynı şey geçerli ama ben sana göre çok daha küçüğüm. Ama senin.. senin için değmeyecekmiş gibi geliyor bana.. yavaş yavaş hayattan alacağın şeyler bitiyor sıra yeni hayatlar kurmaya geliyor. Benim daha yapacak çok şeyim var sanki ama senin.. bilmiyorum ya.. bir neşe ile oturuyorum sonra içimi karartıyorum. demişsin ya senin aklından geçenleri anlayabilsem diye. Bunu kim istemez ki. aslında sen beni anlıyorsundur da ben seni anlayamıyorum gece diyorum ki keşke rüyamda geleceğim ile bir şeyler görsem. Ama olmuyor.. senide göremiyorum.. ...ve farkındayım sadece kendimi hatırlatırsam varım senin için ama olsun... msj atarsam msj, çağrı atarsam çağrı...olsun be öyle olsun...kovalıyor muyum, kaçırıyor muyum bilmiyorum ya boşver... saat 12 yi geçti yarın ki derse geç kalmamam lazım canım yoksa kalıyorum devamdan yatıp uyuyayım bari Yarın gene görüşürüz bu sayfa da iyi geceler. Unutma hep aklımdasın cinim...öptüm seni *bu gece yerimde yatayım diyorum ama bakarsın gece gelirim. Ne dersin? Ne diyeceksin benim gibi sırnaşığa yaz sıcağında çekilmiyorsun dersin dimi aşk olsun öyle olsun hadi... 30,07 dün yazamadım...kusura bakma(sende çok tınlamıştın ya..) farkındayım sendeki halin, tavrın...zorakisin her şeyde.. tamam çağrıma karşılık var.sonra senden de çağrı var çünkü sana göre bu borcun. Msj cvp var e borç ya. Sağol borcuna sadıksın ama istemiyorum bırak arkandan konuşayım borcunu ödemedi diyeyim eğer senin için gerçekten borçsa...zorlama kendini... ama anlamadığım neden mailde yazıyorsun kalbimdesin diye? Artık senin ile ilgili bişeyler düşünemiyorum. Dün, ondan önceki günlerde dedim ya her sabah sokağa çıkmadan önce bu şekilde ona gözükebilir miyim diye bakıyordum aynaya. Bu sabah gene sana çağrı attım kalkınca, gene kendimle uğraştım ama sonra farkettim bu sabah sen aklıma gelerek hazırlanmadım. Tamam senden diye yanmanı beklemiyorum. Haklısın.. hatamın ve büyüklüğünün bu hatanın farkındayım ama beni kendinden uzaklaştırıyorsun hissindeyim...ve eğer bunu yapmak istiyorsan başarıyorsun:( bilmiyorum ya.. Daha dün hattımı değiştirmeyi düşündüm bu numarayı gerekli gereksiz herkes biliyor diye. sana söylemeden kendi kendime diyecektim ki sen ONA a sadıksın onun için bir şeyler yapıyorsun.. bugün daha farklı düşünüyorum neden onu da bilmiyorum.. Of ya oof.. Var sende bir şeyler ama ne? Diyorsun belki şimdi ben ne yaptım, ya da neyse çabuk anladın... ne yaptın? Hiçbir şey.. hiçbir şey yapmadan belli ettin beni istemediğini.. belki de bana öyle geliyor. Senin ile ilgili hiçbir şeyi değiştiremiyorum ama beni ittiğinin farkındayım.. önceki yazdıklarımıda gönderiyorum sana yazmıştım çünkü.. Neyse yazarsan sevinirim.. Hoşça kal...

Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin

RÜYA

Bir rüyaydı gördüğüm, sabahı 'yaşamak' olan,ve dünya dönüyordu. ve ben döndüğünü bilmeden. Rüyamda 'rüya' görüyordum. Ruhum sessiz, denizler durulmuş yüreğimde. Açtığımda toprak rengi gözlerimi dünyaya, Bir damla düştü yanağıma. Sonra bardağımdaki limonlu çaya. Gökyüzü değişti, bulutlar karardı. Yüreğime yağdı yağmur. Bedenimi sardı rüzgâr buzdan elleriyle. Ciğerlerime sindi ıslak toprağın, yaprakların kokusu. Fısıldıyorum kendime, keşke bilmeseydim seni koca şehir. Tanışmasaydı ruhum, gözlerim seninle. O zaman giderdim dağlara. Rüzgâr yârenim olurdu, söylerdi kulağıma yedi âlemin haberini. Toprağa gömerdim endişelerimi. Okyanusun yorgun dalgalarını alır, yüreğimdeki durgun sahillerde eğlerdim. Ödünç alırdım çamların kokularını, yağmurun ahengini. Sana da selâm gönderirdim hiç durmadan akıp giden şu nehirle. Şehrin kasvetli havasında yitirdiğimiz kalbimize ait o ebedî rüyayı,bir rüya görüyorum; kalbime şarkılar, masallar doluşuyor. Dağ, tepe, ova, kuş, çiçek, kelebek.. oluyorum. İnsanı dirilten bir şehir büyüyor içimde... bugun çok hüzünlüyüm.bugun bir köşeye çeklmeyi arzuluyorum.kalp ve kafa yorgunlugum,bedenimin çok üstünde seyretmeye başladı.dinlenmek için kuytuluk arıyor bugun ruhum.bugun çok hüzünlüyümmmmmmmmmmmmmmmmmmmm Tesellisi resimlere kalmış bir hicrandır Ruhumu yaralayan gecelerde Günler baharı soluklarken Hazan üstüne hazan gördük gülşenimizde Ateşi gül diye verdin elime Bıraksam kanar, tutsam yanarım Sevdayı ilmik ilmik işledin yüreğime Şimdi gelmeyişine şiirler yazarım Rüyalarımıza inanmayı öğretmiştin Ve bizim rüyalarımız Sevgi ikliminde yeşerecek güller üstüneydi Gecelerimiz çok karardı biliyorum şafak yakındır Hayra yorulacak rüyalarımız var Bütün sabırsızlığımız bundandır Nakaratı gül, melodisi ıztırap olan Öyle bir şarkı besteledin ki, Artık dünyanın dört bir yanında Filizlenen güller O'nu duyarlar Sinesi kavrulmuş bülbüllerden Hasretin gözyaşına karışır gecede Ve iliğe işlenir inceden inceye Bırak dostlar düşmanlarla barışıp gitsin Söyle yıllardır kervanlardan sorduğumu o peri kızı senmisin... benim özğürlük şarkım...


TURKU GOZLUM
Merhaba türkü gözlüm...Bu gece de sana birşeyler karalamak istedim...Zaman bulursan okursun...İçimdeki duygular elimdeki klavyeyle bütünleşiyor ve ırmak gibi akmak istiyor...Nasılsın demiycem şu an melekler gibi uyuyorsundur:) Belkide amuda kalkmışındır uyku haliyle:)) Hatta şu an ranzadan bir ayağında sarkmış olabilir:)) üzerinde açılmıştır üşümeyesin diye hemen gelir ben örterim üzerini:)) ne gıcıksın dediğini duyar gibiyim:)) Duyamasamda tebessümlerini karşındaki ekrandan görebiliyorum canım... Benden, seni anlatmami isteselerdi hicranım, bir yürek anlatirdim içinde koskacaman bir dünya, dünyada kocaman bir fener ve sevgi yolu aydinlatan sen... Deselerdi yaz hicranı; yazardim en güzel siirleri dilsiz istekleri dipsiz kuyu sarinçlarinda yuvarlanan asklari. Yazardim parmaklarim morarincaya kadar yazardim, yüregim yorulup duruluncaya kadar. Deselerdi çiz hicranı; çizerdim dünyayi, dünya her tarafi yedi veren gülleri yedi renk açan en mevsimsiz çiçeklerin açtigi nakisli oyali özenli bir dünya ve korkardim kendi çizdigim dünyaya dokunmaya, korkardim çiçeklerin yapraklarin solmasindan. Deselerdi kim hicran ? O derdim O iste yüreginde deryalari tasiyipta tek bir dünyaliya konusamayan, o sinirsiz sevgi deryasinda yelken açip giderken sevgisini utangaç kisiligine gömen biri idi. Ve hicran derdim ; Beni sabahlara kadar kendisini düsünmek zorunda birakan insafsiz biri O konussa yüregindeki alli tebessümlerde kaybolurdum, konussa yanmadan yikilmadan söndürürdü beni derdim. Sigaram kadar tiryakisi oldugum içkim kadar basimi döndüren, görmedigim kadar özledigim, özledigim kadar dokunamadigim, dokunamadigim kadar ürkek... Ve hicran derdim Yasayipta yitirdigim degil yasamayipta bilmek istedigim, konusmasini bekledigim kizil dudaklarina hasretlendigim hasreti ile eridigim, yazışırken ve konuşurken dahi özledigim gittigi yolu kiskandigim aydinlik günlerimi aradigim derdim...Aglamalarimda da gülmelerimde de hep sen varsin.Her nn her yerde beraber olamadik. Ama degismeyen bir sey vardi. Biz hep candik hicranım. Seni hep aklimda gezdirdim. Biliyorum sende beni..Yüregin yüregimle öyle bütünlesmiski, sensizligi düsünemiyorum. Gördük ki, ertelenen sevdalarin bedelini ödemiyor yasam.O zaman, simdi simsiki tutup yüregimizi, bir kez daha kaybetmemek için gelecegi,suskunlugu bozmamizin zamani gelmedimi.Kaçakçisi olmadan duygularin, yakalayabilirsek birlikteligi bugünde bizim, gelecekde.....Seni çok seviyorum. Ve diliyorum ki ; Deniz kiyisina vuran her dalga, kulagina fisildadigim sevgi sözcükleri olsun. Esen her rüzgar, sana dokunmaya çalistigim ellerim, her kum tanesi sevgim olsun. Günes her tenini yakisinda öpüsümü hatirla. Yalniz olmayacaksin, kalbinde ben olacagim ve sakin ola ki ÖZLEDiGiMi... SEVDiGiMi... unutma...!!! gözlerin dolduysa eger, kirildiysa yasamaya dair umutlarin, eskisi kadar hizli uçmuyorsa kanatlarin, mutlulugu istedigin yerlerde degil de istemedigin siginaklarda istemedigin kisilerin yaninda bulmak zorunda birakilmissan, konumun haketmedigin yerde olmasina ragmen, hakettigin yere gelecek gücü kendinde görmüyorsan... yasama gücünden bir seyler eksilmis ise unutma ki seni cok seven ve gözeten bir sevgilin vr...

KOCA BEBEGİM

canımın içi ..şu an mutluluğumu ne kadar itiraf etsem az olur.. çok mutluyum çok sevinçliyim.anlıyormusun çooook..bir mailini okuyamayışımın hasretini çekiyordum bir resmin dahi çok görülmüştü bana..açılmıyordu mail adresimiz koca bebeğim..bu gün yine ummadığım andaki mutluluğumu yaşıyorum..bir baktım dünyanın en büyük hediyesi karşımda resmin ve geceler boyunca bana yazmış olduğun maillerin vardı..oysa yoktu kaç gündür..her gün büyük bir umutla bakıyordum son bir kaçgündür bilgisayara..sonrada boynum bükük bir şekilde ayrılıyordum..ama şimdi varsın canımın içi.. belki sesin yok,ama olsun be ..yüreğindeki esintilerin var burda,resmin var her gün bakarak sana bütün sıkıntılarımı anlattığım ve bir okadarda gözyaşlarımı döktüğüm resmin..neydin sen ,kimdin sen ,neden ben sana bu kadar bağlandım ..umutsuzluklarımı yaşarken buldum seni ..oysa bilgisayardaki bir merhaba ile tanışmıştık seninle ..sonrada filizlendin yüreğimde şimdi artık dünyanın en büyük efsanesi oldun .. bazen güneşin güzelliğinden,çiçeklerin masumluğundan ,yıldızların geceye verdiği ahenkten bahsediyoruz..son bir kaç gündür daha bir dikkatli baktım doğa olaylarına ve sonrada dediğim şey ne oldu biliyormusun ''insan mutlu olduğu sürece bu güzelliklerin farkına varıyormulş meğer''anlıycağın doğada bulunan sonsuz güzellikler dahi beni etkilemiyor artık ..çünkü sen yoksun anlıyormusun koca bebek sen yoksunnnn.yurdun önündeki yeşillikler arasında görünen sarı çiçeklere bakıyorum ,bir de güneş vurunca değme onun güzelliğine..ama benim gözlerime sanki bir perde çekilmiş ve ben bu güzelliklerden mahrum kalıyorum..ama birde olaya başka bir boyuttan bakıyorum şöyleki;''bir gün sevdigim gelecek hayırlısıyla''işte o zaman biliyorumki burdaki kaçkar dağları dahi mutluluk verecek yüreğime..ve ben bu güzelliği şimdiden içimde yaşamaya başladım bile.. bazen kıskançlıklar dahi başlıyor bende ,oysa önceden hiç böyle birşey olmazdı..insanların sevdiklerinin yanında mutluluklarını görüyorum..hatta erkek kız arkadaşına diyorki ^^üşüdün hadi canım yurda götüreyim seni^^okulun bahçesinde arkadaşlarla otururken bazen bende üşüyorum ama ..sen.. evet sen..hiç üşüdüğümün farkına dahi varmadın:)beni kimselerden kıskanmadın.. belkide bana çok güvendin ama bende kıskanılmak istiyorum anlıyormusun canım:)insanların mutluluklarını görünce bahar geliyor günüme.sevdikleriyle yanyana cancanalar.benimde bir sevdiğim var ama çok uzakta..üstelik birsürü sıkıntıların arasında..şarkı sözleri avutur oldu beni'en güzel aşk zor olandır' bizde bu zorları yaşıyoruz galiba sevdigim..ama olsun gelecekte birgün gelecek.. ve biz şaşalıdönemler yaşıycaz..bunu biliyorum.. bu maili ne zaman okursun bilmiyorum ama bir gün mutlaka okuycaksın inşallah.en kısa zamanda senden bir heber bekliyorum canımın içi..oralarda üzülme ne olur..hiç birşey sıkmasın senin canını..özlemleri bir tarafa bırak ve orda olduğun zaman zarfında mutlu olmaya çalış,gülmen için imkanlar yarat kendine..ben senin hep gözlerinde bir tebessüm olmasını istiyorum çünkü nasip olurda görüşürsek gözlerinin bitkin olduğunu değil,ışıltısıyla gözümü kamaştırmasını istiyorum koca bebeğim..ne o yoksa 'sen çok şey istiyorsun' mu diyorsun:) seni çok özledim..bir bebeğin annesini özlemesi gibi.. CANIMMMMMM

SEVGİ NEDİR?

canımın içi ..şu an mutluluğumu ne kadar itiraf etsem az olur.. çok mutluyum çok sevinçliyim.anlıyormusun çooook..bir mailini okuyamayışımın hasretini çekiyordum bir resmin dahi çok görülmüştü bana..açılmıyordu mail adresimiz koca bebeğim..bu gün yine ummadığım andaki mutluluğumu yaşıyorum..bir baktım dünyanın en büyük hediyesi karşımda resmin ve geceler boyunca bana yazmış olduğun maillerin vardı..oysa yoktu kaç gündür..her gün büyük bir umutla bakıyordum son bir kaçgündür bilgisayara..sonrada boynum bükük bir şekilde ayrılıyordum..ama şimdi varsın canımın içi.. belki sesin yok,ama olsun be ..yüreğindeki esintilerin var burda,resmin var her gün bakarak sana bütün sıkıntılarımı anlattığım ve bir okadarda gözyaşlarımı döktüğüm resmin..neydin sen ,kimdin sen ,neden ben sana bu kadar bağlandım ..umutsuzluklarımı yaşarken buldum seni ..oysa bilgisayardaki bir merhaba ile tanışmıştık seninle ..sonrada filizlendin yüreğimde şimdi artık dünyanın en büyük efsanesi oldun .. bazen güneşin güzelliğinden,çiçeklerin masumluğundan ,yıldızların geceye verdiği ahenkten bahsediyoruz..son bir kaç gündür daha bir dikkatli baktım doğa olaylarına ve sonrada dediğim şey ne oldu biliyormusun ''insan mutlu olduğu sürece bu güzelliklerin farkına varıyormulş meğer''anlıycağın doğada bulunan sonsuz güzellikler dahi beni etkilemiyor artık ..çünkü sen yoksun anlıyormusun koca bebek sen yoksunnnn.yurdun önündeki yeşillikler arasında görünen sarı çiçeklere bakıyorum ,bir de güneş vurunca değme onun güzelliğine..ama benim gözlerime sanki bir perde çekilmiş ve ben bu güzelliklerden mahrum kalıyorum..ama birde olaya başka bir boyuttan bakıyorum şöyleki;''bir gün sevdigim gelecek hayırlısıyla''işte o zaman biliyorumki burdaki kaçkar dağları dahi mutluluk verecek yüreğime..ve ben bu güzelliği şimdiden içimde yaşamaya başladım bile.. bazen kıskançlıklar dahi başlıyor bende ,oysa önceden hiç böyle birşey olmazdı..insanların sevdiklerinin yanında mutluluklarını görüyorum..hatta erkek kız arkadaşına diyorki ^^üşüdün hadi canım yurda götüreyim seni^^okulun bahçesinde arkadaşlarla otururken bazen bende üşüyorum ama ..sen.. evet sen..hiç üşüdüğümün farkına dahi varmadın:)beni kimselerden kıskanmadın.. belkide bana çok güvendin ama bende kıskanılmak istiyorum anlıyormusun canım:)insanların mutluluklarını görünce bahar geliyor günüme.sevdikleriyle yanyana cancanalar.benimde bir sevdiğim var ama çok uzakta..üstelik birsürü sıkıntıların arasında..şarkı sözleri avutur oldu beni'en güzel aşk zor olandır' bizde bu zorları yaşıyoruz galiba sevdigim..ama olsun gelecekte birgün gelecek.. ve biz şaşalıdönemler yaşıycaz..bunu biliyorum.. bu maili ne zaman okursun bilmiyorum ama bir gün mutlaka okuycaksın inşallah.en kısa zamanda senden bir heber bekliyorum canımın içi..oralarda üzülme ne olur..hiç birşey sıkmasın senin canını..özlemleri bir tarafa bırak ve orda olduğun zaman zarfında mutlu olmaya çalış,gülmen için imkanlar yarat kendine..ben senin hep gözlerinde bir tebessüm olmasını istiyorum çünkü nasip olurda görüşürsek gözlerinin bitkin olduğunu değil,ışıltısıyla gözümü kamaştırmasını istiyorum koca bebeğim..ne o yoksa 'sen çok şey istiyorsun' mu diyorsun:) seni çok özledim..bir bebeğin annesini özlemesi gibi.. CANIMMMMMM

GÜLÜŞÜNDE SENİ BEKLİYORUM

Bir gonca gulun cig damlalarini gorebilmek,bir kusun bir kanat cirpisindaki heyecanı bir hayattir. sende avuclarima ikinci bahari biraktim.Hayata dar pencereden bakarken genis zamanlarsundun.Gercek yildizlari görmemi sagladin.Aramizdaki en buyuk farkta bu zaten.Sen bir gunessin bense senin ısiginda buyuyup umutlarimi engin okyanuslarin derinliklerine bırakacak kucuk bir papatyayim.Beni isiginla her aydinlatisinda sevgi dolu yureginle her isitisinda daha cok buyuyecek ve baska hayatlara,geride umut,mutluluk ve inanc tohumlari birakacagim.Seninle ve hayatla butunlesmis gibiyim adeta.Her sabah bir cig damlasi dusuyor yuzume.her sey seni anlatiyor yeniden.ben seni yasiyorum her gun.gozlerini ariyorum mavi goklerde,yagmur saclarinin kokusunu getiriyor yeniden.gokyuzunu kucakliyorum sana sarilircasina.Gokkusagi eger sekizinci rengini gosterirse biliyorum o zaman bana sesşleniyorsun.eger bir yildiz kayarsa uzaklardan bilki sana uzaniyorum bende.simdi sana goklerden tıopladigim umutlari gonderiyorum.hersey icinde tesekkur ediyorum yurekten.... gulusumde seni bekliyorum her gun acik mavi bulutlari avcuna parlak yildizlari yuregine ve sevgimi usulca kalbine birakiyorum.hesabah gunes senin icin dogsun,yuregimin goturdugu yolculuktan umtlarini yakalaman icin goklere gulumsemen yeterli.ben ordan seni bekliyor olcam unutma! kendi nehirlerimde yelkenlerimi ruzgarlarla doldururken, seni hep sevecegim.gercek yildizlari gormem ve hayati yeniden kesfetmen dilegimle umut ve sevgiler....

BIR DOSTLA AŞK

Fırtınalı bir hayatın ortasında birleştik. Sen, kendine yakın bulduğun insanların sana yaptığı hatalardan şikayet ediyordun., bense uzun yıllar acısını çektiğim bir aşkın yaralarını sarmaya çalışıyordum. İyi birer dosttuk, her şeyi paylaşır olmuştuk. Bu yakınlaşmamızın kısa bir sürede olmasına rağmen zamanım öyle tatlı, öyle güzle geçiyordu ki ben içimdeki kıpırdanmalardan habersizdim. Sanki rüyadaydım, gözlerimi açtığımda dostluğun yerini aşk almıştı. Kendimi tutamamıştım işte. Duygularıma hakim olamamıştım. Sen benim aşkım, bense senin dostundum artık. Sana aşık olduğumdan habersizdin. İçimdeki volkan öyle taşmıştı ki patlamak için sabırsızlanıyordu. Sonunda o gün gelip çatmıştı. Bütün duygularımı bütün hislerimi açıklamıştım ben sana. Sense bana sadece şaşkın bir ifadeyle bunların yalan ve şakadan ibaret olması için yalvarmıştın. Bende sana bunların ne şaka ne de yalan olduğunu üstüne basa basa vurgulamıştım. İçim rahatlamıştı. Çünkü bir insana ‘’ seni seviyorum ‘’ demek kolay bir iş değildi. Yürek isterdi. Ben bu işi becerememiştim ama sonucuna da katlanmak elimde değildi. Çünkü asıl olan benim için bugündü ve ben bugün sana söylemem gereken şeyleri yarına bırakmamıştım. Yarın böyle bir fırsatın elime geçeceğini düşünerek bütün her şeyi açıklamıştım. Dünya fani her an her şey olabilir bizim dünyamızda... Şimdi içim çok rahat ama bir o kadar da huzursuzum. Çünkü bunları sana anlatınca suçlu ben oldum. Şimdi o eski günleri arıyorum, hiç sebepsiz, ani ayrılışın şokunu üzerimden atamamamın sonucundandır. Ve zaman eskiden öyle güzel öyle tatlı geçerken şimdilerde, bin bir azap bin bir acıyla geçiyor. O günün üstünden çok zaman geçti. Şimdi ben senden benim olmanı değil bana biraz hak vermeni istiyorum. Bana duyduğun nefreti duygularımın üstünden çekmen için yalvarıyorum. Bana ne kadar kızsan ne kadar nefret etsen de ben seni yine de seviyorum. Duydun değil mi? Seni seviyorum. Bir Gün Okurmusun Bu Yazıyı ? Bir gün hayatımdan ördürürcesine çıkacaksın.ve ben seni hep son günkü halinle hatırlayacağım.seni en güzel halin neydi diye düşünüyorum. Ve içimden bir ses yıllar öncesine götürüyor beni ... Seni her halükarda içimde hissedebiliyorum. İşte olayımın en güzel yanı bu. Sen ne kadar anlayabilirsin bilemiyorum. Ama benim gibi her şeyden ve herkesten uzak bir hayatın olmasaydı bunun ne demek olduğunu anlardın. Seni anlıya biliyorum sevdiklerin ve sana destek veren herkesin yanında ağlamak bile senin doğal. Benim için lüks olan her şey sana doğal geliyor. Şimdi yatıyorsundur. Bir sigara yakmış yatağının ucunda yaşadıklarını ve benim sana söylediklerimi ve hatta yaşadıklarının bir hata olduğunu düşünüyorsundur. Kanayan yarayım senin için biliyorum. Bir hata. Bir yanlış. Oysa sadece sevmiştim seni. Hala aklımın bir ucundan çıkmıyorsun. Son kez çıkmayan olacaksın. Seni asla unutmayacağım. Yerlerde sürünüp yok olsam, evlenip çocuk sahibi olsan ve adım bir yana, dünyada olduğumu unutsan ben yine bıraktığın yerde olacağım. Parktaki çocuklara bakıp seni yaşayacağım. Söküp atmam gerek içimden seni. Hayatımın kalanını sensiz yaşamayı öğrenmeliyim. Ve öyle ki hiç sızlamamalı içim seni gördüğümde. Sen utanmalı, sen başını eğmelisin. Yaptıklarından utanmalı, iliklerine kadar üşümelisin yazın kavurucu sıcaklığında... Ama olmaz bunu sana yakıştıramam. Sen bunları yaşamamalı, görmemelisin. Korkma yavrucuğum ben gizli bir köşeden seyreder sonra usulca kaybolurum. Sen hiç görmezsin beni. Belki bir gün ortak bir tanıdığımızdan haberlerimi alırsın. Olur da hakkımda kötü bir şeyler duyarsan ne olur kulak asma yalandır mutlak. Senin üzülmen için söylenmiştir. İçim yanıyor kimseye anlatamıyorum. Hoş sen bile anlayamadıktan sonra kim anlasın. Bana güldüklerini biliyorum bunu iliklerime kadar biliyorum. Varsın olsun, gülsünler, ben biliyorum içimdekileri. Yorgun bedenimi yıldızlara taşıyacaklar bu benim en mutlu günüm olacak. Sevdiklerimi oradan görebileceğim. Bir kahve telvesi, bir sigara dumanı kadar yakın olacağım sana. Sana ve sevdiğim tüm insanlara. Son bir sevgi son bir mutluluk yakaladım seninle, belki de çok kısaydı kimileri için. Nereden bilsinler benim için bir ömre bedel olduğunu. Ben gözlerimde yaşadım bu aşkı ve yine gözlerimde bıraktım umutlarımı. Bunları bir gün okuyacak mısın? Okurken ağlayacak mısın bilemiyorum. Ama beni anlayabilmen için çok zaman geçmesi gerekiyor belki yüzyıllar. Yalnızları oynuyorum sen bile farkında olmadan. İşte ben buyum, kimsenin istemediği, kimsenin anlamadığı. Anlamak istemediği. Uykuların en tatlısı senin için olsun canımın içi...

DONERİM DEMİŞTİN

Soğuk bir sonbahar akşamıydı. Hava kararmış, yağmur başlamıştı. Düşlerimize yağmur yağıyordu ellerimizi. Gözlerin donuk bedenin halsizdi. Gizli bir el kalkış hazırlanan otobüse binmek için seni sürükler gibiydi. Sanki kalmak istiyordun. “baharda dönerim” demiştin hatırlıyor musun ?” Sakin beni unutma bekle.” Ben seni unutmadım sevgili, ben seni unutmadım. Bütün kış baharda döneceğin günün hayaliyle ısındım. Minik öpücüklerle uyandırıp güneşin doğuşunu gösterecektim sana. Çiçeklerin, denizin, kumasalın, güneşin tadına birlikte varacak , gün batımlarında denizle birleşen ufuk çizgisini birlikte seyredecek, ay ışığında mutluluk şarkımızı söyleyecektik. Yalan değil kaçamak sevdalara takıldım yokluğunda bir süre. Sana benzeyen her şeyi sevdim ben. Sevdiği her şeyde senden izler vardı. Aradığımı buldum sandım ama yanıldım , bulduğum sen değildin. Olmadık zamanlarda aklıma düştün, zamansız yaralandım. Her sabah seni bulmak için yolara düşmek geldi içimden ama gidemedim . Yalnızlığın acısıyla gurur satın alır oldum her gece. “Gelir” dedim kendi kendime, “Söz verdi gelmesi gerek.” Bekledim.Kendimi param parça hissetim ama yine de sana kızamadım.Unuttum kötü sözlerini Unuttum kapında bekletildiğimi.Unuttum telefonlarıma cevap vermediğini, kavgalarımızı unuttum. Bir tek seni unutmadım sevgili, bir tek seni unutamadım. Hep dönmeni bekledim. Zamanla alıştım acılara , ölüm ilanlarında kendiliğinden siline adreslere. Alıştım sevdiklerimin yokluğuna. Ama yalnızlığa alışamadım, hasrete alışamadım, sensizliğe alışamadım. Hep dönmeni bekledim. Olamadı gülüm bir araya gelemedik. Oysa daha yolun başındaydık, tomurcuktuk daha çatlamaya hazır. Bahar gelmeden ayrıldık. Şimdi artan yalnızlığım , büyüyen yokluğu var . duvarlarda gözlerinin izi , kapı kollarında parmak izlerin saklı. Sen neredesin sevgili, varlığın nerede ?. bir mevsim döndü , sen dönmedin . Düşlerim böyle dağınık değildi eskiden. Kara bulutlar gibi kümelenip bir yere, acılarım yüreğimde çöreklenmişti gece yarılarında. Özlemlerim hiç bu kadar olmamıştı gün ışığına. Hasret bu kadar büyümemişti. Şimdi göçebe olmuş yüreğimle her sabah yeni yolculuklara çıkıyorum. Umudun türküsünü söylüyorum öksüz bakışlarımla.....

İsyan

Unuttum sensizliği Unuttum verdiğin acıları Aklıma gelmiyor güzelliğin Beni acımasızca terk edişin Sevgi nedir bilmeyen yüreğin Rahatlamıştır umarım Sen hiçbir zaman sevemezsin Sen hiçbir zaman aşık olamazsın Tatlı hayaller kuramazsın Rüyalar bile göremezsin Sana tapan yüreğimi görseydin Bana bunları yapmazdın Ölmek bile istemeyeceksin Yalnızlar içinde sürüneceksin Nefretimin ve sevgimin denizinde çırpınacaksın Yalanlar içinde yaşayacaksın Boş sözlerle avutulacaksın Üç günlük dünyada boşa yaşayacaksın Sen var ya sen Yalanlar içinde öleceksin Ahrette iki elim yakanda olacak Sana yapışıp bağıracağım Leylalar sana isyan edecek Mecnunlar yansın diyecek Seni hiçbir zaman affetmeyecek bu dünya Seni affetmeyecek akarsular denizler okyanuslar Sana isyan edecek dağlar ağaçlar Senden kaçacak bülbüller Sana açmayacak kırmızı güller Seni gören sümbüller Başını eğip ağlayacak İsyan edecek bu dünya Sen sevgi nedir bilmeyen SENİ.... Toprak bile kabul etmeyecek

YARALI KALBİM

KALBİM YARALI BU ÇEKTİĞİM HAYAT HAYAT DEĞİL SÜRGÜN. DÜNYA UMRUMDA DEĞİL HA ÖLMÜŞÜM HA YOKSUN. BİLMEZMİSİN İKİ GÖZÜM BU KALP SANA VURGUN. UMRUMDA DEĞİL HAYAT, DELİ GÖNLÜM ÖLSÜN. KALBİM AŞK GAZİSİ, SEVGİ KAHRAMANI. BİR ÇOK YARA ALDI, VAR MIDIR SARANI? KAYBETTİ SEVDİKLERİNİ,KALMADI SORANI. AH DELİ YAR!BU CİLVEN BANA MI? AŞK İLE SAVAŞTI KALBİM YORGUN, KARANLIK DOĞACAK BELLİDİR HERGÜN, SEN SORMADIKTAN SONRA KİM SORARSA SORSUN, UMRUMDA DEĞİL HAYAT, DELİ GÖNLÜM ÖLSÜN. ÇEKİLİYOR KANLARIM BÜTÜN İLİKLERİMDEN. NE ÇEKTİYSEM SEVGİDEN ÇEKTİM BEN. BU DÜNYA SAHTE, BU DÜNYA YALANDAN. AH DELİ YAR BU CİLVEN BANA MI? BİLMEZ MİSİN İKİ GÖZÜM KALBİM YARALI...

SEN VE BEN

İKİMİZDE İLK BAŞTA SESSİZDİK.SONRADA SESSİZLİĞİMİZİ BOZDUK SANA SENİ SEVDİĞİMİ SÖYLERDİM. SENDE BANA.İKİMİZ KONUŞURKEN EN ÇOK KONUŞAN BEN OLURDUM.HATTA EN ÇOK SEVGİ KELİMESİNİ KULLANANDA BEN OLURDUM.ARDINDAN İKİMİZDE SUSARDIK.ANİDEN MAVİ Bİ YUSUFÇUK HAVALANIRDI OTURDUĞUMUZ DERENİN KENARINDAN.SEN YİNE KONUŞMAYA BAŞLARDIN. BU DEFA BEN HİÇ KONUŞMAZDIM.SUSAR SENİ DİNLERDİM.SEN HER NEKADAR BENİ SEVDİĞİNİ SÖYLESENDE BEN SENİ DİNLEZDİM. OYSA SENİN O KELİMELERİ DYİŞİNE BEN DOĞUŞTAN HASTAYDIM. HAVA YAVAŞ YAVAŞ KARANLIĞINI ÜZERİMİZE ATIVERİRİDİ.ARDINDA HAFİF BİR RÜZGAR ESERDİ.BİRDEN KUVVETLENİP YERDEN TOZLARI PERİŞAN Bİ ŞEKİLDE ALIVERİRDİ.BEN KORKARDIM. BİRAN SENİDE ALACAK DİYE.OYSA İYİLİĞİNE DENK GELMİŞTİK RÜZGARIN.ARTIK HAVA KARARMIŞTIR.BEN SENİ EVİNE BIRAKIRKEN AŞKIMIZIDA HEMEN ORACIKTAKİ BANKIN ÜZERİNE BIRAKIRDIM.BU GÜNKÜ AŞKIMIZ BURAYA KADAR DER YALIN AYAK EVE DOĞRU GİDERDİM. CANIMDA HİÇ GİTMEK İSTEMİYODU.SEVGİLİDEN AYRI Bİ GECE DAHA GEÇİREM.NASIL GEÇİRECEM DİYE DÜŞÜNÜRKEN KENDİMİ EVİMİN KAPISINDA BULUVERİYODUM.LANET OLSUN ACIKMIŞTIM.HİÇTE FARKINA VARMAMIŞTIM BE.ŞİMDİDE ÜŞÜMEYE BAŞLIYODUM.İÇERİ GİRMEDEN HERGÜN OLDUĞU GİBİ BU GÜNDE KIRMIZI GÜLLERİME BİRER ÖPÜCÜK ATTIM.SEVİYODUM ONLARI NAZLI YARİMKADAR EN AZ.ANAHTARI AÇIP İÇERİ GİRMİŞTİM.HALA AKLIMDAYDI O YAR.ŞİMDİ YATAĞIMA DOĞRU SÜZÜLEREK GİDİYORDUM.KAHRETSİN.BU GÜNDE SABAH ERKEN GELMEYECEK.BU GECEDE GÖZÜM UYKUYA HASRET KALACAK.OLSUN BE. NE OLACAKSA OLSUN. YETER Kİ YARİME BİŞEY OLMASIN.NE OLURSA OLSUN.HATTA KIYAMET BİLE KOPSUN

Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil

GECE SEN VE BEN

Gece memeleri sarkmış bir ana gibi acı sütüyle karanlığı emziriyor. Dikenleri öksüz kalmış, bir gül ağlıyor dizlerimde. Şafak vakti beni türkülerle karşıla, taze ekmek kokan umutları besleyen. Ey sevgili uzat elini. Tut beni. Sarp bir kayadan kendini aşığı salan sular gibi yamaçlara çarparak düşebilirim gözlerinin uçurumundan. Bir yanım gecede kaldı. Bir yanım karanlık.Çırılçıplak düşlerim üşür. Koynunda ısıt elerimi. Nefesin değsin kirpiklerime... Genç bir sarmaşık dalının narin sarışı boynuma dolanan kolların. Memelerin avuçlarımda büyürken kokun sinsin tenime. Güneşten ateş çalmaktır dudaklarını öpüşler. Tuz kokan, dalgaları sabah rüzgarlarında savrulmuş saçların dağılsın örtsün yüzümü. Sürülmüş topraklara salınmış bir ırmağın coşkusuyla akarım sana. Sararım dört bir koldan. Tomurlanan çiçeğe can. Canında kan olurum damar damar. Ve askılı siyah sedef geceliğini sıyırıp çıkartır gece. Çırılçıplak bedenini güneşe sunar şehvetli bir kadın gibi. Bir bardak suda yıkanan aydınlık gün olur karanlık. Ben sende günde yıldız olur yiterim.


SU VE TOPRAK
Suya verdim dişlerimi, aldı gitti. Topağa saçtım umutlarımı aldı büyüttü. Suya attığım düşlerim, toprağa saçtığım umutlarımdı sevdam. Hiç seslendirilmemiş bir şarkı gibi umarsızdı sevdiklerim. Yalnızlığımdı içimde yankılanan sesim. Uykusuz gecelerimin marifetiydi gözlerimin altındaki şişler. Bir yaz yağmuru gibi ıslatıp gittin. Oysa toprak gibi sıcak saran kollarında sabahlar ışımalıydı. Şimdi her zamankinden daha yorgun uzanıyorum hayata. Demiri tavında döven, şekil veren ellerim hala sıcaklığınla yanıyor. Dağlarda ateşler yaktım yıldızları ısıtmak için. Ayrılık türküleri ile uğurladım, oysa içli yanık aşk şarkılarıyla beklemiştim seni gözlerim yollarda. Dışarıda bahar kokuyor hava. Ama yüreğim kar altında kalmış Alpler kadar yalnız atıyor. Neden bilmiyorum birden yuvarlanıp düştüm kederimin kollarına. Bir sevgili gibi sarıyor beni hüznüm. Sanki hiç bir çaresi yokmuş gibi inadına canım sıkılıyor. Seni düşünmek bu kadar zor, bu kadar güzel ve bu kadar özlem dolu iken nasıl yaşanır bilmiyorum. Bir kaç günlüğüne demiştik ayrılırken, yıllar oldu seni görmeyeli. Sesini duymayalı. Ellerim işe varmaz oldular. Gönlüm sarhoş masalarında unutulmuş kadeh gibi sarhoş ve kırılgan şimdi. Bir düş mü gördüm, hiç bir zaman gerçekliği olmayan. Bir başına yolları arşınlarken. Bir nehir kıyısında ellerim cebimde dolanırken. Yada Tuna boylarından sürüp gelen bir türkü çalarken radyoda. Fabrika çıkışı yorgunluğumu sırtladım umutlarım çıkınımda. Omzumu verdim dağlara sırtımı yasladım yamaçlarına Şimdi bir şeyler yazmalıyım. Yüksek sesle okunacak bir şeyler olmalı. Okunduğunda yüreğini coşkuyla dolduran. Dostlarımızla gururla paylaşmağa değer. Aşktan söz etmeliyim belki. Hayır, hayır bir yığın lakırdı etmemeliyim. Hayattan söz etmeliyim. Sıcak bir şeyler olmalı içinde seni gülmeye davet eden. Kederli ayrılıklar olmasın içinde özlemleri kışkırtan. Bir şeyler yazmalıyım Seni bana ve hayata ilmik, ilmik bağlayan bir şeyler olmalı. Kederlerden uzak kabına sığmayan düşlerimden söz etmeliyim. Birilerinin " Bu adam çılgın" demelerini de göze alarak. Canımdan öte can gibi sakladığım, kimselere söylemeye kıyamadığım el değmemiş sırlarımı açmalıyım sana. Yüreğimin kapıları ardına kadar açık pazar yeri olmalı. Bir şeyler yazmalıyım. Yürekleri yerinden oynatacak bir şeyler olmalı. Hiç kimsenin akıl edip söylemediği bir şeyler bulup söylemeliyim sana. Sözcükler bu kadar yetersiz kalmamalı sana yazdığımda. Herkes kıskanmalı, içten içe hayıflanmalı neden bunları akıl edemediği için. Sana bu sabah ve her sabah bir şey söylemeliyim. Yürek ateşimle dağladığım bin yıllık türküler gibi sıcak ve esrarengiz. Bir çiğ tanesi, bakir bardaklarda yudumlanan bir damla su hayatımız. Gecenin dallarında yine yıldızlandı sevdamız. Hayatlar vardır silik, puslu havalar gibi keder yüklü, yarını bilinmeyen. Destanlaşan hayatlardan söz etmeliyim. Vardiya çıkışı yorgunlukları alıp götüren. Demire çeliğe şekil veren ellerin marifetinden söz etmeliyim belki de. Yorgunluklarımı soyunur gibi mavi işliğimle yalnızlıkları yıkmalıyım gözlerinin içine durduğumda. Halay, halay coşmalıyım elini tuttuğumda. Dar sokak aralarının loş yalnızlığında öpmeliyim seni. Şehrin geniş meydanlarını koşarak geçmeliyim seninle. Aşkın kahreden zehrini yudumlarken, vazodaki karanfiller ve gecenin yıldızları solmalı.

BENDEKİ SEN

Nisanın ortasındayız, paskalya bayramı. Kar yağıyor dışarıda. Bahar dalına bayram günü kar değdi. Yumurtalar güneşin yedi renginde. Çikolatadan tavşanlar her yerde. Neden diye sorma ben de pek bilmiyorum. Ama her paskalya bayramında, çocukluğumun Üsküdar'ı gelir aklıma. Bizde de bir zamanlar kutlanırdı paskalya bayramı. O zamanlar demek ki Hıristiyan yurttaşlarımız hala alıp başlarını gitmemişlerdi. Geleneklerini de alıp gittiler. Gitsinler istedik, açıktan kimse gidin demese de. Giderlerken kalın diyende olmadı Hiç kimse keyfinden özlemleri göze almaz. Geride sadece götüremedikleri kiliseler, evler ve şurada burada kalmış kırık anıları kaldı. Yumurtalarımızı tokuşturup bahse girerdik. Bilmeden farkında olmadan bizim olmayan bir inancın bayramını yaşardık sevinçle. İnsanın sevinmesi için küçük şeylerde yetiyor. Ve o yaşadığı sevinçler için nedenler bulmak zorunda da değil. Yaşadığı mutlulukları anlaması da gerekmiyor. Anlık sevinçlerden mutluluk devşirmek dediğim şey bu işte. Neden ve niçin sorusuna saplanmadan mutluluğu anlık olduğunu bile bile yaşamak. Şimdi bu satırları sana yazarken neden mutlu olduğumu bilmediğim gibi. Bir nedeni elbet var. Ve o neden şimdi hiç ama hiç önemli değil. Ama şunu biliyorum: Sana yazarken mutlu olmamın nedeni neyse; Senden haberler aldığımda sevinmemin nedeni de o. Her yolculuk, geriye dönüşün umuduyla başlar. Bende parmak hesabı yapıp çıktım yollara. Şimdi parmaklarımın yetmediği yıllar. hesabını yapamadığım günler aylar geçtiğini gördükçe, hesapsız kitapsız yaşamanın daha kolay olduğunu düşünüyorum. Hiç bir şey için söz vermemek, hiç bir şey üzerine yemin etmemek gerek. En sevdiğimin aşkı üzerine yemin etmeyeceğim bir daha. Mektuplar yazmaya devan edeceğim sana. Telefon ve diğer elektronik iletişim olanakları bir yana, inatla, ısrarla elle yazılmış mektuplardan vazgeçmeyeceğim ben. Özenle açılıp zarfına konup saklamasan da usunda kalacak bazı satırlar. İşte bu satırlarda yaşayacağım sende.... Özlemler ayrılıkları, ayrılıklar hüzünleri çağırır.... Özlemlerin büyüklüğü ayrılıkların uzunluğuna eşittir. Ayrılık uzadıkça içindeki uçurum derinleşir yalnızlığın büyür. Sözcüklerle ifade etmesi zor hüzünler sarar yüreğimizi. Unutmaktan korkarız eskiyi. Oysa yıllar geçtikçe uzak geçmiş canlanır. Dün gibi anımsanır, yaşanır olur. Bu da insan beyninin güzel bir yanı... Yakın geçmiş silikleşirken, uzak geçmiş canlanır... Bunu öğrendiğimden beri unutulmaktan korkmuyorum artık. Bu bir teselli biliyorum... Ama insan bu umutları olmasa nasıl yaşar, nasıl sever.... Her yazdığıma bir satırlık da olsa yanıt alma umudu olmasa nasıl yazardım sana... Bak şimdi ikircikli bir duruma düştüm. Bir ses "yazardın" diyor içimden diğeri "yok yazmazdın" derken. Sanırım haklı. Hiç yanıtı olmasa mektuplarımın, yine de yazardım sana. Çünkü ben, bendeki seni seviyorum. Sana yazdığım her mektup, her şiir kendime seni sevdiğimi anlatmak, seni bende yaşatmak.... Bendeki seni sevdiğim kadar seviyorum uzaktaki seni....

SEN VE SEHIR

Bu nehir akar, akar da sanki varmaz bir yere. Su dediğin mavi akmalı. Munzur gibi. Aktıkça coşmalı. Bu nehir akar, ne dibini gösterir ne de rengi mavi. Kasabaları böler, şehirleri orta yerinden ikiye ayırır. Akar yeşilin koynunda. Yar koynuna süzülen bir sevgili gibi. Yürüyorum yollardayım. Elim cebimde, kimseye aldırdığım yok. Kalabalıklar içinde yalnızım. Bildiğin gibi değil. Bilmediğin bana has mülteci yalnızlığım. Zaman içine savrulmuş mekansız düşlerim. Bir yanım kaçak, bir yanım sürgün... Sensiz, yurtsuz kaldım... Küçük bir kız çocuğu tutuyor elimi, çocuklara yaraşan düşlerimde. İpi koparılmış bir uçurtmanın kuyruğunda umutlarım senle uçup gitti. Ve yine o kız çocuğu dağılmış, yerlere saçılmış oyuncakları başında hüzünlü hüzzam dokunuyor her bir oyuncağa. İşte şimdi hiç sebep yokken bunlar geliyor aklıma. Bir de karşılıksız yaşanmış aşklar. Hiç yaşanmamış gibi unutmaya çalıştığım. Her yaşam bir kere yaşanır. Aynı nehre bir kere düşülür. İlk ıslanmadır her ıslanma. Yaşadığımız her aşk ilk aşktır. İlk ve tektir her yaşanmışlık. Çıkılan her yol, uzak yakın ilk yolculuktur. Yürüyorum yollardayım... Bir nehir kıyısında bazen şehrin en kalabalık caddesinde elerim cebimde kaybolmuş çocuk. Sen hep aklımdasın, koluma girmiş gibi yanımda.... Bu Parlâmento binasının önünden geçerdik, dönüp bir kere bakmadan. Şu eski şehir, eski dar sokaklar. En çok oturduğumuz Kafeterya, Ben seni hep burada beklerdim. Yüreği ağzında çıkıp gelirdin gözlerinde o telaş, o zapt etmeyi öğrenemediğin heyecanınla. Yürüyorum bir nehir boyunca, nehrin akıntısına karşı, seni karşılar gibi heyecanlı. Elerim cebimde, üşüyorum. Bütün gerçek bu anda saklı. Geçmiş, gelecek yalan. Aare dedikleri bu nehir akmaz bildiğince, ıslah edilmiş, uslu. Ne rengi mavi ne coşkusu var. Bu şehrin sesi yok, sisi çok. Senle gülen şehir, sensiz ağlıyor. Günlerdir kaldırımlar ıslak. Kafeler boş. Bundusplaz'daki parlâmento Caffe de iki yaşlı eski parlâmenter bir de ben, sanki geleceksin gibi seni bekliyorum, şemsiyesiz saçların ıslak..

SANA YAZMAK GUZEL

Hep böyle olur sana yazmak için oturduğum her seferinde aklıma bir şey gelmez önce. O kadar çok şey paylaştık ki zaman içinde. Sanki neden söz etsem sen hepsini biliyorsun. Bir daha, bir daha anlatmanın sıkıcılığını sana yaşatmamak için susmak gerektiğini düşündüğüm de oldu. Ancak bazen bildiğimiz şeylerin yeniden tekrarı, bizi mutlu etmek için bile yeterli oluyor. İnsan garip bir yaratık. bazen en olmadık şeyleri de seviyor. Örneğin yüreğimin sızısını da seviyorum ben. Yüreğimin bana ettiği oyunu da. Korkmadım dersem yalan olur. Korktum hem de çok. Sana çok komik gelecek belki; Kimseye haber vermeden gideceğim diye korktum en çok da. Dedim ya insan garip bir yaratık. Bütün yaşamım bir sinema şeridi gibi akıp geçti gözlerimin önünden. Sevdiklerim ve sevmediklerim bir resmi geçitte gelip geçti... Bazen biri veya birileri öne çıkıp "ben buradayım" der gibi diğerlerinden ayrılıp belirginleşti, tekrar gerisin geri sıradaki yerlerini aldılar. Ölümün eli de yüzü de soğuk bir tanem. Ama ölümle burun buruna gelmek, yaşamı daha kıymetli kılıyor. Sevgiyi daha anlamlı yapıyor. Bunu bilmek için ölümle burun buruna gelmek mi gerekiyor ? Evet, ne yazık ki öyle. Akıllıyız bilinçliyiz. Düşünmeyi ve alet kullanmayı bilen tek canlıyız. Bütün bunlar doğru. Ancak bunlar ne kadar doğruysa: Vurdum duymaz, yaşadığının farkında olmayan ne yaptığını ne istediğini bilmeyen de yine aynı canlı. Bir papatya kadar bile güneşe ne kadar ihtiyacımız olduğunu bilmiyoruz. Bir ayrık otu kadar bile sevgiyi su edip içmeyi bilmiyoruz. İnsan yaşarken hiç bir şeyin farkında değil. Senin değiminle "bir haber" yaşıyor. Keşke haberli olsak ve değiştirmek için biraz çaba harcasak. Hep iyi güzel yaşamak gibi bir ereğimiz oldu. Kavgalara girdik. Kavgalarımız sıkılı yumruklarımızda erirken yenildik. Bir "yarın" tutturduk ve "bugünü" unutup öylesine yaşadık. Anlık mutlulukları küçümsedik. Anı yaşamaktan ve onda mutu olmaktan kendimizi alı koyduk. Bütün yaşamın tümünde mutlu olmanın olanaksızlığını anlamadık. Yorgunlukların, acıların ve bazen yılgınlıklarla yalnızlıklarında olabileceğini yaşadık ama görmezden, bilmezden geldik. Oysa mutluluklarda diğer her şey gibi anlıktır. İnsan yaşamı, yaşanan anların toplamından oluşan bir bütündür. Öyle sanıldığı kadarda uzun ve sonsuz da değildir. Mutlu olacağımız zamanı sonsuz kılmak yerine, yaşanabilecek her anı değerlendirmek en doğrusu. Sevincimizi paylaşan arkadaşlarla olmak. Severken daha yürekli ve cesur olmak, hiç kimseden korkmadan ve çekinmeden "seni seviyorum" diyebilmek gerek. Her şey söylendiği kadar kolay olsa her şey söylendiği kadar kolay unutulsa ve her şey bir özürle hallolsa yaşam ne kadar kolay olurdu. Bir ömrü güzel yaşamanın zaten olanağı yok. Asıl sorun anı güzel yaşamakta, bunu becerebilmekte. Zaman anların bir toplamıdır ve/veya hayatın kendisi anların toplamından oluşur. Ne kadar güzel an yaşarsak yaşamımız da o kadar güzel olur. Birlikte ya da teker teker yaşadığımız anların toplamında mutluluk... Seni seviyorum demek ne zor ne de yüreğe külfet. Aksine seni düşünüp duyumsamak ve bunu söyleten duygulara erişmek bir ana sığan yaşanmışlık. Bu anların çoğalması için seviyorum seni....

YOLLARDA 1

Ne zaman söze başlasan, korkularını anlattın. İnsanın korkularıyla baş etmesi, korkularından söz etmesi son derece zordur. Korkularından söz etmenin korkusuzluğunu sende gözlemledim. En çok seni severek dinlediğim anların, sevinçlerinden söz ettiğin anlar olmuştur. Sözcükler art arda sıralanıp oluşan tümceler, bir şiirin en güzel dizesi olmaya adaydı hep. Bazen aklımda tutmak sonra yazıp sana vermek istediğim tümcelerin oldu. “Ben şiirden anlamam” dediğinde sana bu savının ne kadar yanlış olduğunu ispatlamak istedim. Sözcüklerin yetmediği yerde düşlerinle bir başına kaldın. Olur olmaz hayaller kurdun. Bütün bunlar utanılacak şeyler değil. Hepimizin kendimizden kaçtığımız, kendimize saklandığımız anlar olur. Seni anlamadığımdan boşuna şikayet ediyorsun. Her seferinde seni anladım. Lafı dolandırdığında ne demek istediğini bildim. Geçen gün ayaklarımızı iskeleden sarkıtıp denize, senin art arda sigara içtiğinde anlattıklarını da anladım. Anlatamıyorum, doğru tümceleri bulamıyorum diye yakındığında bile anlamıştım ben seni. Adını koymakta zorlandığın duyguların devinime geçtiğinde, seni saran yalnızlığında sesine uyandığın gecelerdeki üşümelerini, bir anlık soluksuz kalmalarını ve bütün bunlara neden olan duyguları da biliyorum... Yaşadığın karşılıksız aşklar, aldattığın dostlarının olduğunu da biliyorum. Verdiğin sözleri tutamadığın, sevdiklerinin buruk gülüşlerini anımsadıkça istemin dışında yüreğin burkulur, sesin kırılır, sözcükler asılı kalır havada. Boşuna kaçırma gözlerini benden, bunu hiç beceremiyorsun. Seninle birlikte geride bıraktığımız uzun zor yollar ve yıllarda hep birlikte olduk. Sen ile ben o kadar iç içe geçmiş hayatlar yaşıyoruz ki bunu anlaması da, anlatması da zor. Bir çıkmaz sokak gibi hayatlarımız. Bir türlü gün yüzü görmez düşlerimizle dayanıyoruz her seferinde sabahın kapılarına... Karanlığa değen ellerin ak beyaz. Geceden korkmuyor gülüşlerin. Bakma öyle gözümün içine elbette marifet bunlar. Övünülecek şeyler değil belki ama marifet olduğunu sen de biliyorsun. Kaç arkadaş, kaç dostumuz kaldı korkmadan karanlıktan çıkan. Sen kabul etmesen de, seni iyi tanıyorum... Her söylediğin asıl anlatmak istediğin değil biliyorum. Bir zamanlar beklerdim her şeyi açık açık konuşacağımız bir günün olacağını. Ama biliyorum ki bu olanaksız artık. Sen de biliyorsun bende. Sana anlatmıyorum her şeyi tüm açıklığıyla. Ve artık bunu hiç yapamayacağız. Aramızda sadece ikimizin anladığı bir dil gelişti. Sözcüklerle oynayarak ve onlara başka anlamlar yükleyerek konuşmayı öğrendik. Konuşmak dediğimiz aslında bu değil mi ? Konuşmak sadece sözcüklerin yalın anlamları ile bir düşüncenin bir duygunun ifade edilmesi değil. Bakarak anlattıklarımız, değerek söylediklerimiz de var. Gülerek, ağlayarak anlattıklarımızın olduğu gibi. En çok bu yanını seviyorum. İçin kabardığında ve hüzünler duvarına çarpıp düştüğünde hiç çekinmeden ağlamalarını seviyorum. Kaç kez söyledim bilmiyorum gülmelerin, gülümsemelerin beni hep umutlandırıyor. Anında gülüşünle cesaretleniyorum ve sana inancım büyüyor. Daha önce hiç düşünmedim: Gülüşünün bu gücü belki de ağlamaktan korkmamandır... Ama kabul etmeliyim sen ağlarken gülmek gelmiştir içimden hep. Koca adam öyle bağıra bağıra içini çekerek ağlayınca istemese de komik oluyor. En son izlediğimiz o eski siyah beyaz filimdeki çok yapay sahnelere ağlamıştın. Sanki seni ağlarken ilk kez görecekmişim gibi de bir de göz yaşlarını saklamaya çalışmıştın. Bu çabanla hepten çocuklaşıp komik olmuştun. Bakma böyle bana... Bu söylediklerimin felsefi hiç bir yanı yok ben de biliyorum. Ama buna rağmen anlatmanın da bir sakıncası yok. Son zamanlarda şiirlerini okumadım. Kaleminin sustuğuna pek inanmıyorum ama kalemin sivri ucu yüreğine dönükken pek yapamadığını da biliyorum. Acıları içinde damıtırken sustuğunu ve bu acılardan güç biriktirmek istediğine de çok tanık oldum. Savaştan söz edilmesi bile seni allak bulak ediyor. Hiç bir şey için bir savaşa evet diyebilecek değilsin. Kimsenin sana bir savaşı haklı gösterme şansı yok. Çocuklara bu kadar yakın, bir o kadar kendisi de çocuk olan bir adamın savaşa evet demesi o kadar kolay değil. Elinden gelse tüm ateşli silahları yok edebileceğini de biliyorum. Bazen senin kendin için bile savaşmayacağına inanıyorum. Sana yapılabilecek haksızlıklara ne tepki verdiğini az çok biliyorum, yaşadık bunları seninle... Hep önce kendine döndüğünü, ben neden buna maruz kaldım dediğini de biliyorum. Sana en çok, sana yapılanlara seyirci kalmandan dolayı kızdım. Bazen insanlar senden çok büyük tepkiler beklerken sen oldukça usul sessiz bir tepkiyle her şeyi geçiştirdin. Belki de bu en doğrusuydu. Ve hemen karşı tokat atman belki de onların kendilerini haklı çıkarmaları için bir fırsat olabilirdi. Bu fırsatı vermediğin için mi bilmiyorum ama sana saldıranların bu yüzden sana bir yerden sonra saygı duyduğunu da biliyorum...

YOLLARDA 2

Yaz yağmurlarını sevdiğini çok insan bilmez. Yıllarca birlikte olduğun insanlar bunu hiç öğrenmediler. Örneğin fesleğenleri çok geç tanıdığını ve en çok sevdiğin çiçekler arasına aldığını da çok kimse bilmiyor. Dokunmak, insanın diğer duyu organlarından en farklısı demen bundan... Evet dokununca kokan fesleğenlerin en sevilen çiçekler arasında olması da belki bundan. Sonra papatyalar ve menekşeler. Bu sıradan, kırların en yaygın ve sade çiçekleri ile senin yaşamın arasında sanki koparılmaz bir bağ var. Gülü dikeniyle sevmek dediğin, insanı kusurlarıyla sevmek, verdiği acıdan dolayı insandan kolayca vazgeçmemekti. Dikenlerin verdiği acıyı, gülün kokusuyla sarmasını bildiğini ve bunu hayatına yaydığını da biliyorum. Sana yaptığım ağır eleştiriler karşısında susman, gülümseyerek dinlemen, sonra bir şey olmamış gibi söyleşiyi başka yana çekmen ve devam etmen de beni hep şaşırttı. Böylesi anlarda sana çok kızdığımı biliyor musun bilmiyorum, ama şimdi açıkça söyleyeyim sana; en çok bu anlarda kızdım. Burnundan damlayan yaz yağmuru ile kapının önünde bittiğinde seni öyle sırılsıklam ve güler bulmuş olmak hiç unutamadığım anlarından biri. İçeri girmek yerine beni de dışarı çıkartmak için uğraşıp durdun. Ve bunu başardın da... Şemsiye almak istememe gösterdiğin aşırı tepki ve kolumdan çekip beni dışarı yağmurun altına çekiştirmen hala aklımda. Şimdi kabul etmeliyim ki, o gün saatlerce yağmurun altında olmaktan ve bunu yaşamış olmaktan çok mutluyum... Anılarım arasında hala en taze kalanlardan olması, seninle birlikte yaşadığımızdan mı yoksa yağmurun o ıslatan serinliği ile yakan güzelliğinden mi bilemiyorum. Ama sanırım her ikisinin de payı var bunda... Senin yağmur altında kollarını açıp etrafında dönmelerin ve yüzün havaya çevrilmiş o halin gözlerimin önünde hala. Doğa ve insan, insan ve doğa bir birinin bütünleyeni... Birini diğerinden kopardığımız zaman hayatın daha zorlaştığını yaşadık hep... Dağları sevdiğini bilmek, deniz kıyısını seven benim için hep çekici geldi. Bu sevginin nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalıştım. Ama kendinle olmak istemeni anladıkça bu sevginin daha anlamlı olduğunu gördüm. Yüksek dağ başlarının yalnızlığı gibi bir yalnızlık tutkun var. Kalabalıklar içinde kendinle olmayı becerebilen, tanıdığım az sayıdaki insandan birisin. Seninle boğazda yürüdüğümüz ve Marmara kıyılarında bir çay bahçesinde oturduğumuzda da denizle bir olup sustuğunu gözlemlerken, dağları özlediğini düşündüm hep. Boğaz kıyısında bir kıyıdan diğerine ellerin cebinde dikilip bakarken, en görülmezi görmeni ve bana göstermeni hep şaşarak yaşadım. Kıyı boyunca yolumuzu kesen yalılara kızmanı da garipsedim. Denizle aramıza girmelerine kızman haklıydı aslında. Benim o güne kadar dikkatimi çekmeyen bu araya girişler senin hemen dikkatini çekmişti... Balıkçı teknelerine, boyaları dökülmüş kayıklara bakıp onların silik adlarını okumaya çalışırken, boğazın üzerinde dolanan martıları izleyip sonra denize birden dalmak için pike yaparak inmelerine hayranlıkla bakarken bir an beni unuttuğun kanısına kapıldığım bile oldu. İstanbul aşklar şehri. İlk aşkı insanı kendisine bağlayarak yaşatan nadir bir şehir. Bunca şiiri şarkısı olan bu şehrin gücüne hayran olman doğaldı belki. Bunda şaşırılacak bir yan yoktu... Gece söyleşilerimizi uzatıp gün doğumuna bilerek taşıman ve güneşin doğuşunu İstanbul’da görmek isteği pek rastlanan bir davranış değil elbette. Ama senin bazı anları bilerek yaşamak isteğinin olduğunu biliyorum. Gün doğumunu, güneşin yükselmesini bir gün hiç tasarlamadan yaşamak yerine bilerek ya da bütün gece uykusuz kalmayı göze alarak seyrettiğini veya o saate bilerek bilinçli kalkıp seyrettiğini biliyorum ben. “Güneşin, Nemrut’a doğuşu çok güzeldir.” palavrasına çok kızdığını da biliyorum. Bu koşullandırmalara ‘Pavlov’un köpeği olmak insana yakışmaz” diyerek tepki göstermen de anlamlıydı. İnsan içselleştirmesini bildiği sürece yaşayacakları her yerde ve her koşulda güzeldir. Hayatı güzel kılan anlamlı yapan bizim onunla olan ilişkimizdir. Dünyanın her hangi bir yerinde yaşayacağımız güzellik, bizim hayatla, hayatın bizimle olan ilişkisinin bir ürünüdür. “İstanbul da güneşin doğuşunu güzel eden, güneşin doğuşu sonrası birlikte olacağım sevdiklerimdir.” demen bu yüzden çok anlamlıydı...

YOLLARDA 3

İçine dönüp yaptığın hesaplaşmalardan bana asla söz etmedin. Yakınlığımızın sınırsızlığına inandığımızda bile senin gizlerin oldu. Ne yalan söyleyeyim ben de senden bir çok şeyimi sakladım. İçimize dönüp baktığımızda bulduğumuz biz, bazen bizi ürküttü. İnsanın kendisini değiştirme şansı yoktur. Ben “beni” atıp bir başka “ben” alamayacağıma göre bulduğum “benle” yaşamak zorunda kalabilirim. Ama bir başkası, benim dışımdaki biri, bulduğu “beni” beğenmeyip değiştirmek veya en azından ondan vazgeçmek isteyebilir. Bu korkuları ikimiz de yaşadık. Bu aramızdaki aşılmaz tek duvardı. İlerde bir gün aşılır mı bilmiyorum. Kelebeğin kozasını yırtıp çıkması gibi değildir insanın içinde kendini sakladığı kabuğunu kırıp çıkması. Kelebek günü geldiğinde istemese de kozasını doğanın gereği yırtıp çıkar. Güneşe açtığı kanatlarında yansıyan renklerle göz kamaştırır. Ama insan kendisini hapsettiği kabuğu içinde bir ömrü yaşayabilir. Hiç bir insan vazgeçilmez değildir. Bunu biliriz hepimiz. Ama bu gerçeği hep saklarız. Kendimizi bile kandırıp hep bunun aksini söyler dururuz. Sen benden vazgeçer misin bilmiyorum ama ben sensiz eksik yarım olabileceğime inandırdım kendimi... Sensizliğim, daha önceki yalnızlığımdan daha fazla yalnız bırakır beni. Bu konuda senin daha katı olduğuna inanıyorum. Benden daha sakin daha uslu ve akıllı görünmene rağmen daha katı kararlar alabildiğini de yaşadım. Çabuk kızan, çabuk parlayan yanıma güldün. Öfkemin geçmesini sabırla bekledin hep. Ve ben bütün bu çıkışlarımla senin sabırlı bekleyişlerinle durduruldukça sana hayranlığım ve sana bağlılığım büyüdü. Hiç söylemesen de, sen de benim, senin asla yapamadığın bu anlık saman alevi parlamalarıma hep özendin. Bu zıtlığımızdı bizi ayrılmaz bir birinden vazgeçilmez yapan. İçine çıktığın yolculuklarında beni yanına almadığında sana kızmadım. Çünkü ben de kendi içime yaptığım yolculuklarımda yalnızdım. Ama her dönüş sonrası bir birimize anlatacak daha çok şeyimiz vardı. Her yaşadığımızı her görüp işittiğimizi anlatmasak da neler yaşadığımızı üç aşağı beş yukarı bildik o yolculuklarda. Ben seni buldum her yol ayrımında, sen benimle kucaklaştın her köşe başında. Birlikte çıkmasak da içimize yolculuğumuza, bir birimizi bulduk her seferinde yolculuğun bir yerinde. Bizim sohbetlerimiz aslında kendi kendimizle konuşmaya benziyor bir yanı ile. Diğer yanı ise her söyleşimiz yeni bir ufuk açmak gibi. Sen benim iç sesim oldun. Ben senin ifade etmediğin, geçiştirdiğin ne varsa dillendirdim. Kendi içimizde ne kadar bir birimiz ile uğraştıksa, dışarıya karşı da o kadar birlik içinde göründük. Bir birimizi bütünledik, tamamlandık. Sıkılı bir yumruk gibi dışa kapalı güçlü... Benim “İnsan biraz da kendi için yaşamalı.” Gülmeli eğlenmeli demelerime karşılık "biz, bizi çevreleyen dünyadan bağımsız değiliz" deyip sen frenledin beni. Eğlenmekse birlikte yaşadıklarımızla olmalı deyip bir elini bana uzatıp diğer elini sokak çocuklarına uzattın. Bir kere olsun görmezden gelmedin çevrende olup biteni. Baş başa olmadık diye yakınmaya cesaret edemedim. Kabul etmesem de haklı olduğunu biliyordum. Kızsam da bazen her şeyin bir açıklamasını yapman, her olayın bir mantığını kurman hoşuma gidiyor... Bazen yeni yetme bir genç gibi her şeye tepki veren her şeyi ukalaca eleştiren ben olduğum halde, bu eleştirilerimden çok farklı şeyleri yapmak isteyen de ben oldum. Hayat sandığımızdan uzun değil. Ve yaşadıklarımıza bakacak olursan telaşlanmakta da haklıyım... Şairin dediği gibi bir sarp kayadan bir denize atlar gibi atlayamadık hayatın içine senin yüzünden. Sana kırgın mıyım bu yüzden? Tabii ki değilim ama her şey daha farklı olabilirdi. Seni suçladığımı düşünme sakına. Benim de hatalarım oldu. Sana yaptığım haksızlıklarım az değil. Yan yana yürüyen iki insanın bir dar geçitte bir birine çarpmaması olanaksızdır. Bazen birinin diğerinin önüne geçtiği dar yollar olur. Geriye düştüğümde beni bekledin. Çıkılmaz dik yamaçlarda elimden tutup beni çektin yukarıya. Seni bazen uçurumların kıyısına sürükledim. Olmaz yollara soktuğumda oldu. Ve bir gün yakınmadın. Benle oldun en zor yolculuklarımda. Sana yük olduğumu düşündüğüm zamanlardan birinde beni bırakmanı istedim. Kendi yolunda bensiz yürümeni önerdim sana. İçim acıyarak ve kabul etmemen için bildiğim bütün duaları okumaya hazırdım o an. Ama sen gülümseyip bana: “Az dinlen devam ederiz dedin” Sonrada birlikte iki kişilik bir çokluk olduğumuzu, birimizin diğerini bırakması veya birimizin diğeri için kendinden vazgeçmesinin anlamsızlığını anlattın bana. Haklıydın, seni dinlerken nasıl oluyor da bu zor anda bunları düşünebiliyor deyip hayranlığımı gizleyip sustum sadece. Oysa kalkıp boynuna sarılmak gelmişti içimden o an. Bunu yapmadığıma şu an çok pişmanım. Benim seçtiğim yoldu ve ben kendi seçtiğim yolda yorulmuştum. Seni sürüklediğim bu yolculukta önce ben yorulmuştum. Ve sonra sen önüme düşüp benim yolumda bana yol gösterdin. Sen önüm sıra yürürken, ben ardında, sözlerinden yalnızlığımızın sırını çözmeye çalışıyordum. Önce içimizdeki çeşitliliği yok ediyoruz. Deli yanımızı köşe bucak saklıyoruz, asi yanımızı darağacına gönderiyoruz ayakları altındaki tabureye kendimiz tekme atarak. Uçarı, çocuk ve şımaran gülen ve güldüren yanımızı susturuyoruz. Geriye kalan toplumun o an kabul ettiği akıllı uslu yanımız yalnız başına kalıyor. İçimizde kendimizi azaltıp yalnızlaşırken ilişkide olduklarımızı da bize benzeyenler benzemeyenler diye önce ayıklayıp sonra benzeyenlerin bizim için kendilerinden vazgeçmelerini sağlayarak geriye bir biz kalıyoruz. Bu duraksamadan sonra insan artık yalnızdır. Çaresiz yalnızdır. Hesap ortadaydı dediğin gibi iki kişilik bir çokluğu bire indirmek en basit matematik hesabıydı ve bunu görmemek sadece bir ahmaklık olabilirdi.

Senden başkasını asla...

AĞLADIM Hüzün yıldızları parlıyor bugün gökyüzünde, Bu gece yine için için yanıyorum, Oturmuş seni düşünüp ağlıyorum, Seni, gidişini, sevişini, herşeyini... Unutamıyor işte seni şu yaralı kalbim, Yaptıklarını hatırlayıp, pişman oluyor... Seni düşünüyorum bu gece, karanlık gökyüzünde... Simsiyah gökyüzünde parlayan yıldızları seyrediyorum, Onları sana benzetiyorum, Kararmış kalbimin bir kenarında yanan meşale misali... Dedim ya, seni düşünüyorum bu gece, Beni sevdiğini, bana nasıl baktığını, bana nasıl güldüğünü, Ellerimi nasıl tuttuğunu, ellerini nasıl tuttuğumu, Büyüyen bir ateş gibi sevgimizin nasıl çoğaldığını Ve birgün ansızın bırakıp gidişini... Son vedanı hatırlıyorum, gözlerime ağlarcasına baktığını, Gözlerini kalbime gömdüğünü hatırlıyorum, Bir daha çıkamasın diye... Çıkamadılar zaten kalbimden gözlerin, Ölüler dirilirler mi ki gömülenler çıksın, gitsin? Gittin son bir veda ile gözü yaşlı, Elimde kolyen, ardından dakikalarca baktım, ağlamaklı, Sıkıldım, üzüldüm, perişan oldum ama ağlamadım... Ağlayamadım, engel oldu gururum, engel oldu aşkım, Uzaklara gittin, belki birdaha asla geri dönmemecesine, Özledim seni deliler gibi, özlüyorum hala... Sen bir yerde ben bir yerde, yinede sönmedi sevgimiz, Aksine çoğaldı dağlar gibi oldu hasretimiz... Hep seni hayal eder, hep seni düşünürdüm, Sesini duyunca yaşar, duyamayınca ölürdüm, Aradın beni aylarca bir sevgi uğruna, Ne yazık ki, ihmal edildin bir hata uğruna, Kırıldın, ağladın, affettin ama hep sevdin, Beni sevdin gülüm beni, kalbi kırık bir vefasızı, Yine ihmal edildin yine unutuldun bir hiç uğruna, Yine kırıldın, yine ağladın, yine affettin... Bir daha unutuldun, sevdanla başbaşa bırakıldın, Yine kırıldın, yine ağladın ama bu sefer affetmedin... Sevdiğini en mutlu gününde öldürdün, Ve ardına bakmadan gittin... Beni benle başbaşa bıraktın, yıkıldım, üzüldüm, kırıldım... Senden ayrılınca kaldım çaresiz, sevgisiz ve birde sensiz, Hep sensizdim zaten ama şimdiki kadar asla değil... Parçalanmış bir kalbe sahip oldun mu sen hiç? Parça parça edilmiş, yıkık ve virane, Bir o kadarda vefasız... Önceleri üzüldüm, yıkıldım ama asla ağlamadım... Geldi geçti deyip senide gözlerin gibi kalbime gömdüm... Unuttum dedim, unutacağım dedim, Unutamıyorum dedim, UNUTMAM dedim... Önce gözlerin sonra sen çıktın kalbimden, Bir vicdan azabıdır başladı ölü yüreğimde, Hiçbir şey kalmadı, senden başka kalbimde, Hatıraların, gözlerin ve sözlerin... Şiirlerini getirdiler bana, Beni öldüren şiirlerini... Vefasız dediğini duydum, yıkıldım, Düşündüm seni gecelerce daima tek başıma, Şiirlerin öldürdü, hasretin yaktı yüreğimi, Kırıldım, üzüldüm, yıkıldım ve en sonunda ağladım... 3 kişi ağladık sana; ben, kalbim ve gözlerim... Sana yandım, seni sevdim, seni hatırladım heryerde... Belki birgün sesini duyarım umuduyla Telefon bekledim günlerce, Telefon gelmeyip sesine hasret kalınca Ağladım ağladım, Sana yaptıklarımı ancak o zaman anladım... Duydum ki kalbini vermemişsin kimseye, Olurda içinde görürler beni diye... Benim kalbimide istediler, ama vermedim kimseye, Olurda içinde seni görürler diye... Gökyüzü yıldızlar ile doluydu, ben hep seni düşünürken, Hüzün yıldızları koydum adlarını, seni hatırlatıyorlar diye, Aynı onlar gibi sende benden çok uzaklardaydın, Hep göz kırpardın uzaktan, sessizce, Bense hep seni bekledim kırık kalbim, yaşlı gözlerimle... Bazen hayallere dalıyorum, seni düşünüp ağlıyorum, Seni ve sevgini arıyorum hep kalbimde... Düşmüyor adın hiç dilimden, Öleceğim gülüm bir gün ben, Senin sevginden, senin derdinden... Bir gün göreceğim yine belki seni, Seni, beni unutmuş, benim olmayan seni... İşte o an aşkımın gözyaşlarını hatırlayacağım, Ve yine bir köşeye oturup ağlayacağım... Yemin ettim senin üstüne sevmeyim başkasını diye, Ve heryerde, her zaman tekrarlıyorum yeminimi; Seni unutmam için öldürseler bile, Karşılık olarak dünyayı verseler bile, Darağacı kurup idam etseler bile, Senden başkasını asla sevmeyeceğim...

Aşkı yaşamak...

haykırmak istersen dünyaya...hemde boğazın yırtılırcasına....ağlamak istersen delice... hemde göz yaşlarını kuruturcasına...sevmek istesen...hemde körü körüne...sevmek...sevilmek...aldatmak...ağlatmak...isyanlara başvurmak...işte aşkın kuralları..birde terk etmek var...seversin onu...hiç kimseyi sevmediğin gibi...aklınca hiç ayrılık yoktur...hep böyle devam edecek zannedersin ...ama evdeki hesap çarşıya uymaz...bir film şeridi gibidir aşkı yaşamak...sahneleri çok güzel uyarlanmıştır...oynayanlarda ilerini çok iyi becerirler...fakat bir eksikleri vrdır...bir türlü bu filmin sonunu oynmak istemezler...kabullenemezler ayrılık sahnesini...bakarsın birden sahneyi terk etmiştirler..yada ölüme kucak açmışlardır...boğaz köprüsüne...bitlis kalesine...uçurumların kenarlarına doru yola çıkmışlardır...k ibu sahneden,ayrılık sahnesinden kurtulabilmek için...ölümüne bi yolculuğaçıkıverirler...yetişmek istersin...yetişemezsin..kurtarmak istersin...kurtaramazsın..dayanamazsın...ağlrsın..iki damla nafile gözyaşlarıyla... aşkın kuralı bu işte ...ya sahnenin sonunu iyi oynayacan...yada terk edecen bu dünyayı..